Dava dilekçesinde, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, öncelikle hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemesi gerektiği, ancak bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verileceği, bu eksiklik tamamlanmaz ve somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verileceğinden, dava dilekçesinde, davacının ödenmesi gereken aylık ücretinden her ay cüzi bir miktarının ödendiği, ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması şekli ile soyut ve genel anlatımlar içerdiğinden, öncelikle davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri ve işverence ibraz edilecek bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığından, ispat yükünün hangi taraf düştüğü ve iddiasını ispatlayıp ispatlayamadığı tartışılmadığından; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası ve 6100 sayılı HMK'da yer alan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru olmadığı-
Mahkemece; davacının taleplerinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde, sunulan maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin dilekçe çerçevesinde, 461 ada 475 sayılı parselde kayıtlı taşınmaza yönelik olarak değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalılar arasındaki kira sözleşmesinin 48 numaralı parselle ilgili olduğu belirtilmek suretiyle davalılar arasında yapılmış olan işbu kira sözleşmesinin davacının kiracı olduğu taşınmazın kira sözleşmesini etkilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ehliyetsizlik nedeniyle, tesis edilen ipotek hakkının iptali istemi-
Davacı tarafın iddiasının ispatı için tanık deliline başvurduğu, tanık listesini süresinde sunduğu, tanık delilinden vazgeçmediği, aksine son tanığının dinlenilmesine dair talepte bulunduğu, bu tanığın dinlenmesine yer olmadığına dair herhangi bir karar verilmediği de dosya kapsamından anlaşıldığından, davacının iddiasını ispat hakkı ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yargılama yapılarak işin esasına yönelik karar verilmesi isabetli olmadığı-
Gerek dava dilekçesi tebliği, gerekse yargılama sırasında davalı şirket adına yapılan diğer tebligatlar usulüne uygun olmayıp davalının hukuki dinlenilme ve savunma hakkının ihlal edildiği, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi, savunma hakkının kullandırılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin dava dilekçesinde bildirdiği adrese usulüne uygun davetiye gönderilerek duruşma gününden haberdar edilmesi gerektiği, UYAP uygulamalarının Anayasa ve Kanun'daki düzenlemelerin önüne geçemeyeceği, davacı vekilinin tebligata yarar en son adresini dava dilekçesinde bildirmesine rağmen sadece UYAP sistemindeki uygulama sebebiyle davacı vekilinin bildirilen son adresine tebliğ yapılamadığı belirtilerek duruşmaya tarafların katılmaması nedeniyle takipsiz bırakılan davanın HMK'nın  150'nci maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
T.C. Anayasası'nın 36/1. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile bu düzenlemelerin yansıması olarak HMK'nun 280/1. maddesinde düzenlenen bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı biçimde, hükme esas alınan ATK raporunun, davalı vekiline tebliğ edilip varsa itiraz ve savunmaları üzerinde durulmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kayyımlık sadece taşınmazın yönetimine ilişkin olup, yönetim kayyımlığının amacının TMK'nin 427. maddesi gereği gerekli olan yönetimden yoksun kalan ve yönetimi başkaca yollarla sağlanamayan malvarlığının yönetilmesi olduğu, dolayısı ile kayyımın atandığı malvarlığını yönetme dışında bir görevinin de bulunmadığı, İstanbul Defterdarlığı'nın açılan tespit davasında hak ve menfaatini ilgilendiren bir durum mevcut olmadığı halde mahkemece davaya dahil edilmesinin "taraf" sıfatı kazandırmayacağı- Nüfus müdürlüğü temsilcisinin yargılamanın ......... tarihli oturumuna katıldığı, mahkemenin ara karar ile Nüfus Müdürlüğü'nün davada taraf olmadığı gerekçesi ile temsilcinin oturumdan çıkartıldığı, son oturuma da nüfus temsilcisi katılmadan davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulduğu, mahkemenin oluşumuna ilişkin kanun hükmü dikkate alınmadan, nüfus idaresi temsilcisi yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-