Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerektiği- Davalı, savunmasında; "annesine bakması için taşınmazın yarı payını davacıya verdiğini, kendisine de bakacağını, fakat bakmadığını ve taşınmazın yarı payını geri aldığını, davacı ile anlaşmalarının da böyle olduğunu" beyan etmiş olup, tapu kaydından da taşınmaz davalıya ait iken davacıya devredildiği görüldüğü halde, bu savunma üzerinde durulmaksızın karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması  gerektiği, bunun dürüstlük kuralının (TMK mad. 2) doğal bir sonucu olarak kabul edildiği ve bu hususun hakim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu- Davacı ile davalının yeğen oldukları, davalının anne ve kardeşleri olan dava dışı kişiler ile davacının, davalının’ın gösterdiği diğer davalıyı aynı vekaletnameyle vekil tayin ettikleri, çekişme konusu 17 adet taşınmaz bakımından davacının miras paylarının temliki nedeniyle davacıya satış bedeli ödendiğinin kanıtlanamadığı anlaşıldığından, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek, vekalet görevini kötüye kullandıkları sonucuna varılması gerektiği-
Hakkın kötüye kullanıldığına ilişkin savunma yapılmamış olsa da, böyle bir durumu hakimin re'sen göz önüne almak zorunda olduğu- Davacı, vekaletnamenin düzenlendiği tarihte, bu vekalet ile annesinin en büyük ve en değerli, 2 taşınmazını sattığı tarihte, ayrıca dava konusu edilen resmi taksim senedinin düzenlendiği tarihinte hukuki ehliyetsizliği bilmediğini iddia etmesinin hayatın olan akışına aykırı olduğu, davacı taksim sonucu adına tapuda tescil edilen taşınmazlardaki 2/9 payını davalı kız kardeşlerine satış suretiyle temlik etmiş olup, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan, ve iyiniyet  ve hakkaniyet ilkesine, davacının da aynı resmi taksim senedine bizzat katıldığı ve taksim sonucu kendisine intikal eden taşınmazlarla ilgili temliki tasarruflarda bulunduğu, tüm resmi işlemler de hukuki ehliyetsizliği bilerek kendi yararına işlemler yaptıktan sonra, dava açma hakkının davalıları zararlandırma amacıyla kötüye kullanması sonucu davalılar zarar göreceğinden bu aşamada objektif iyiniyet kurallarına uygun olmayan bu hakkın kullanılmasını yasa korumayacağından, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesinin gerekeceği-
Yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı, 3. kişilerle yaptığı sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda aktif ve pasif dava ve icra takibi ehliyeti bulunduğu-
Ticari senetlerin, ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli üçüncü kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari temsilcinin imzaladığı senetlerin iyiniyetli üçüncü kişileri bağlamayacağı–
1. HD. 13.04.2006 T. E: 2440, K: 4089-
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazdı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edileceği-
Sözleşmeyi imzalayanın sözleşme ve tahkim şartını kabul etme yetkisinin bulunmadığı, bu konuda özel yetki verilmediği, kamu düzeni nedeniyle BK.nun 388/3 maddesinde özel yetki kuralının zorunlu hale getirildiği, ayrıca asıl sözleşmenin geçerli olmasının sözleşmedeki tahkim şartının da geçerli olduğunu göstermeyeceği-
Boşanma davası açmak için, özel vekaletnameye gerek bulunmadığı-