Davaya konu taşınmazın resmi akitte çıplak mülkiyet değerinin çok düşük gösterildiği, ne var ki; alınan bilirkişi raporlarında ise çekişmeli taşınmazın değerinin çok daha yüksek olduğu saptanmış olup, çok düşük, sembolik bedelle yapılan satışta malikin zararlandırıldığı kabul edildiğinden temlikin doğru ve sağlıklı olduğunun kabul edilebilmesi için, vekâletnamenin geçerli olması yanında taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi gerektiğinden vekâlet görevinin kötüye kullanılarak davacının zarar gördüğü- 
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, davacının, vekili davalının kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davacı ile davalı arasında inşaat yapımına dair sözleşme yapıldığı, davacı adına dava dışı vekilinin inşaat işinden dolayı eksiksiz olarak konutları teslim aldığına dair tutanak imzaladığı, ancak davacı ile dava dışı vekili arasında başka bir mahkemede görülmekte olan tapu iptali ve tescil davaları olduğu, eldeki davada ise, davacının çekişme konusu taşınmaz temliki bakımından vekili davalının vekalet görevinin kötüye kullandığı iddiasını ispat ettiğini söyleyebilme imkanının olmadığı, yani, davacının, vekilinin kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazın akit tarihindeki gerçek değeri keşfen belirlenmemiş olup, intikal işleminin davacıların tarafından mı, yoksa onlar adına vekil eliyle mi gerçekleştirildiği, temliki işlem sonrasında davacılara bir bedel ödenip ödenmediği, temlikin davacıların gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı da açıklığa kavuşturulmamış olduğundan, mahkemece, uzman bilirkişi aracılığıyla keşif icra edilip, taşınmazların gerçek değerinin saptanması, intikal işlemine esas resmi akitin incelenmesi, davalı vekilin HMK. mad. 169 gereğince isticvabına karar verilip, satış bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne şekilde ödendiğinin sorulması ve bunların sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38.maddesi uyarınca yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olduğu- Yönetici kat maliklerini temsil ederken Türk Borçlar Kanunu'nun 504. maddesi hükmü uygulanacağından, kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe, bu bonolar nedeniyle yöneticiliğin sorumluluğu söz konusu olmayıp, T.T.K.'nun 778.maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 678. maddesi gereğince senedi imzalayanın şahsen sorumlu olacağı -Somut olayda takip dayanağı bonoların N. E. tarafından imzalandığı, ancak kat maliklerinin adı geçene kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verdikleri iddia ve ispat edilmediği gibi karar defterinde yer alan kararda da böyle bir yetkinin mevcut olmadığı görüldüğünden, bu durumda takip dayanağı bonolardan dolayı yöneticilik hakkında takip yapılması mümkün olmadığından, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK. nun 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkin açılan davada,Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınacağı, bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında olduğu,vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirleneceği-
Türk Medeni Kanununun 462/1. maddesinde belirtildiği üzere “taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması” işlemlerinin vesayet makamının iznine tabi olup, TMK'nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı-
Ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin davada, davacıya ait çekişme konusu paylar satış gösterilmek suretiyle temlik edildiği halde, davacıya bakılması karşılığı aktarıldığı yönündeki iddiaları davalı tarafın ispat etmesi gerektiği, davalılar bu yöndeki iddialarını kanıtlayamadığından, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği halinde davacıyı zararlandırdıkları benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davanın açıldığı tarihte taşınmazın tapu kaydına "davalıdır" şerhi konulmuş olup, ikinci el konumundaki son kayıt malikinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı; TMK. mad. 1023' ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı- Akitte gösterilen satış değeri ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunduğu, dinlenen tanık anlatımlarına göre de miras bırakanın eşi ile birlikte ikamet ettikleri taşınmazını satmasını gerektirir bir neden olmadığı, vekilin oğlunun borçları olması nedeniyle almak istediği krediye karşılık teminat olarak göstermek için vekaletname istediği, ancak satış suretiyle devredildiğinin anlaşıldığı değerlendirilerek; temlikin, aldatma (hile) sonucu alınan vekaletin kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştiği-
İdareci ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkilerin, vekalet hükümlerine tabi olduğu özel yetki olmadıkça vekilin dava açamayacağı-  Davada böyle bir ortaklık kararı mevcut olmadığından, ve vekil durumunda olup vekaletname vermiş olan idareci ortağın bu durumda dava açma hakkı bulunmadığı- Tüzel kişiliği mevcut olmayan adi ortaklık adına davayı bütün ortakların (gerçek kişilerin) veya diğer ortaklardan bu konuda açık yetki almış idareci ortağın açması gerektiği-