Harç ve kesinlik sınırına ilişkin düzenlemelerin kamu düzeni ile ilgili bulunduğu ve hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiği- Somut olayda, dava değerinin dava dilekçesinde 5.000 TL olarak gösterildiği, mahkemece keşif yapılmaksızın karar verildiği, bu nedenle davaya konu taşınmazın değerinin belirlenmediği anlaşıldığından temyiz sınırı ve kanun yolu denetimi bakımından davaya konu taşınmazın değeri keşfen belirlenip dava değerinin saptanması ve bu değer üzerinden varsa eksik harç tamamlanarak kanun yolu denetiminin açık olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan tarafların, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirmedikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, dosyası işlemden kaldırılmış olan davanın, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebileceği, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davaların süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılacağı-
Kıymet takdirine itiraz üzerine noksan ücret ve masrafların miktarı da belirtilerek mahkeme veznesine yatırılması için kesin mehil verilmeden mahkemece itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve mahkemece belirlenen muhammen bedeller ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Davacının bilirkişi raporunda belirtilen ve mahkemece ödenmesine karar verilen bu miktar yönünden talebi olmadığı gibi, bu miktar yönünden nispi harcın da yatırılmadığı anlaşılmakla mahkemece taraf talebiyle bağlı kalınması gerektiği- Çıkma payının ödenmesi istemli davada, talep sonucunun kabul edilen miktarı üzerinde nispi harcın ödenmesine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında , dava değeri takip konusu alacak ile iptali tabi şeyin tasarruf tarihindeki değerinden hangisi daha düşük ise o değer üzerinden harç ve vekalete hükmedileceği- Dava konusu taşınmaz ile ilgili kısım bedele dönüştüğüne göre, bu bedelin alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak ve dava konusu taşınmazın davalının elinden çıktığı tarihteki değeri üzerinden tazminatın davalıdan , diğer dava konusu hisse senedinin ise diğer davalının elinden çıktığı tarihteki hisse değeri kadar da yine alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak diğer davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Sağlıklı bir tahkikat yapılabilmesi için kanuna ve amacına uygun şekilde ön inceleme aşamasının tamamlanması gerektiği- Davada ileri sürülen vakıaların incelenebilmesi için taraflarca bildirilen delillerin mahkemeye sunulması gerektiği, bunun için de 7251 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi hâliyle HMK’nın 140/5-1. cümlesi gereğince mahkemece taraflara, iki haftalık kesin süre içerisinde, henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği, bu ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilebileceği- Mahkemece, anılan bu yasal düzenlemelere uygun olmayacak şekilde yargılama yapılarak davacı tarafın ön inceleme duruşmasında delillerin ibrazı için süre istemediği, davalı tarafa yemin teklifinde de bulunmadığı, taraflarca ibraz edilmeyen defterlerin mahkemece zorla temin edilerek re’sen bilirkişi incelemesi yaptırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Akaryakıt istasyonunda meydana gelen patlamada yaralanan davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin eldeki dava kusursuz sorumluluğa dayalı olup, dosya kapsamı ve ceza dosyası incelendiğinde davacıya atfı kabil kusur bulunmamasına göre delil avansını yatırma yükümlülüğünün davacı tarafa yükletilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece verilen 1 nolu ara karar incelendiğinde; kesin süre içinde delil avansının yatırılmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına demekle yetinildiği, açıkça mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin ihtar edilmediği, dolayısıyla mahkemenin bilirkişi ücretinin süresi içerisinde yatırılmaması durumunda uygulanacak olan yaptırıma ilişkin ihtarının doğru olmadığı-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme dışı ilave iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin davada, davalı iş sahibi üniversitenin 2547 sayılı Yasa'nın 56/b maddesi delaletiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 05.04.2000 tarihinde işyerine ait doğalgaz aboneliği tesisi amacıyla davacı tarafından davalı EGO Genel Müdürlüğüne ödendiği ileri sürülen bedelin iadesi talebine ilişkin eldeki davanın EGO Genel Müdürlüğüne mi yoksa Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.6.2007 tarihli kararı ile tüm hak ve borçları ile davaların devredildiği Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğüne mi yöneltilmesi gerektiği-
HMK’nın 94. maddesi ile HUMK’nın 163. maddesi uyarınca mahkemece kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukukî sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiğinin her türlü duraksamadan uzak olduğu- Mahkemenin 29.05.2013 tarihli duruşmasında verilen ara karar incelendiğinde; bilirkişi incelemesinin belirli bir şekilde hangi konuda yapılacağı anlaşılamadığı gibi tayin edilecek bilirkişilerin ve heyetin kaç kişiden teşekkül edeceği, hangi uzmanlık alanına sahip kişilerden oluşacağı ve her bir bilirkişiye ödenecek ücretin ne kadar olduğunun ayrı ayrı belirtilmediği- Zira çözümü; uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorun açıkça belirtilmeden ve inceleme yaptırılacak konunun kapsamı ile sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişinin görevlendirilemeyeceği- Ayrıca ara kararda verilen süreye uyulmaması durumunda davacı tarafın bu istekten vazgeçmiş sayılacağının ihtar edilmesine karşın, mahkemece diğer deliller incelenmeden ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği- Dolayısıyla mahkemenin bilirkişi ücretinin süresi içerisinde yatırılmaması durumunda uygulanacak olan yaptırıma ilişkin ihtarının dahi isabetsiz olduğu- Eş söyleyişle, davacıya verilen kesin sürenin HMK’nın 94. maddesi ile yargısal uygulamada öngörülen şartları taşımadığından hukukî bir sonuç doğurmayacağı- O hâlde, Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde HMK’nın 94. maddesinde belirtildiği gibi usulüne uygun olarak bilirkişi incelemesi amacıyla ara karar kurulup, müteakip işlemler de tamamlanmak suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan kesin süreye sonuç bağlamak suretiyle davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-