Davalı üçüncü kişinin borçluyu önceden beri tanıdığı, borçlunun kredi çekebilmesi için taşınmazın borçlu adına tapuda devrinin yapıldığı anlaşıldığından, üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu- 6183 s. Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin satın aldığı taşınmazlardan birinde halen borçlunun oturması ve kiraya verdiği, oğlunun davalı ile ticari ilişkisi olduğu bu dosyadan tefrik edilen diğer dosyalardaki deliller ile sabit olduğundan ve ayrıca davalı dördüncü kişinin ise taşınmaz satışından çok öncesinde borçluyu tanıdıkları, borçlu adına kredi çekilebilmesi için taşınmazın borçlu adına tapuya kaydına rıza gösterdikleri (anılan şahsın vekilinin) beyanlarından anlaşıldığından, İİK mad. 280/1 gereğince, davalının ve dördüncü kişinin borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu ve bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ortağı olduğu şirkete verilen kredinin teminatı olarak ipotek tesis edilen taşınmazın rayiç bedelden borca mahsuben alınmasının mutad ödeme mahiyetinde olmadığı iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasında; taşınmaz satışı iptali edilse de ipotek devam edecek olduğundan, ipotek dikkate alındığında taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli bir oransızlık bulunmadığından, taşınmazın borçlunun muvafakati ile alacağa karşılık devralınmasında ne gibi mal kaçırma olgusu olduğu ve ve muvazaa olgusu ispatlanamadığından, davanın reddedilmesi gerektiği-
Asıl borçlu şirketin vergi borcu nedeniyle bu adreste yapılmış bir haciz de olmadığından, davalı borçlunun yaşadığı apartmanda oturan davalı altıncı kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği, bu davalı taşınmazı satın almadan önce kendi taşınmazını sattığını ve ödeme gücü olduğunu da ispatladığından onun hakkındaki davanın reddi gerektiği- Borçlunun eşi olan davalı üçüncü kişi ve borçlunun eşi ile aynı hastanede çalışan ve küçük bir yerde özel hastanenin vergi borçlarından haberdar olabilecek olan davalı hakkında davanı kabulü ile bu davalılar aleyhine bedele dönüşen davada tazminata karar verilmesi gerektiği-
Dördüncü kişinin kötü niyetli olduğu ispat edilemediğine göre, davalı borçlunun çektiği kredide kefil olduğu anlaşılan davalı üçüncü kişinin taşınmazları elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri bilirkişi marifetiyle tespit edilerek ve takip dosyasındaki alacağı geçmemek üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiği-
Dava konusu icra dosyalardan davalı borçlunun aciz halinin belirlenip belirlenmediğinin araştırılması, söz konusu eksiklik giderildikten sonra, davalılar arasında kuzen (teyze çocukları) ilişkisinin bulunmuş olması sebebi ile davalıların davalı borçlunun durumunu bilen kişi olduğu gözetilerek ve İİK. mad. 280 hükmü değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Davalı dördüncü kişi ile davalı borçlu arasında iş, arkadaşlık, tanıdıklık gibi herhangi bir ilişkinin, kötü niyetinin olduğunun, davacı tarafından ispatlanamadığı, davalı dördüncü kişinin, gayrimenkul kaydında yer alan dava dışı banka ipoteği ile ilgili banka borcunu adı geçen bankaya borçlu adına yatırarak, ipotek borcunun tahsil ve tasfiye edildiğinin anlaşılması karşısında,  davalı dördüncü kişi yönünden tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Mahkemece dava konusu taşınmazların davalı üçüncü şahıstan dava dışı dördüncü şahıslara satım tarihindeki emsal olabilecek satışlarda getirtilerek inşaat ve mülk bilirkişilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp rapor alınarak davalı üçüncü kişi yönünden tazminata hükmetmesi gerektiği-
Dava konusu gayrimenkullerin davalı borçlu şirketin İİK. mad. 280/3 gereğince ticari işletmesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı araştırılmaksızın tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirket tarafından iş makinelerinin devredilmesinin İİK. mad. 280/3 gereğince iptale tabi olduğu- Dava konusu iş makinalarının davalı borçlu firmanın İİK'ın 280/3. maddesi gereğince ticari işletmesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı hususu karar yerinde tartışılmadan ve dosya içerisindeki belgelerden de davalılar arasında iştigalleri-ortakları adresleri hususlarında irtibat olduğu bunun davaya etkisi değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanmasının mümkün olduğu ve bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin (ve yakınlarının) bankadan çektiği ya da havale ettiği paraların da borçluya ödenen para olarak kabul edilmesi gerektiği- İcra takibi sırasında yapılan fiili hacizde haczi kabil başkaca ekonomik değeri olan mahcuz bulunamadığı belirlenmiş olup, tasarruf, haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığında, bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği-  Mahkemece; davalılar arasında İİK. mad. 280/1 uyarınca, arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk olup olmadığı, üçüncü kişinin, borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı irdelenmemiş olup, davalı üçüncü kişi, dava konusu taşınmazın yanında bulunan komşu parsellerin sahibi olduğunu ve parselleri birleştirmek için taşınmazı satın aldığını beyan etmiş olduğundan, bu husus da değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-