Miras bırakanın bakılıp gözetilmiş olması, aile birliğinin gerekli kıldığı ahlaki görev olarak kabul edilmeli, taşınmazın satış bedeli olarak nitelendirilmemesinin gerekeceği-
"Bakım borcunun yerine getirilmediği" iddiasına dayalı fesih hakkının mirasçılara geçmeyeceği–
Türk Medeni Kanununun 578. maddesinde sayılan mirastan yoksunluk nedenleri ve bu düzenlemeye koşut bulunan 5434 sayılı Kanunun 77. maddesi sosyal güvenlik hukuku alanında da evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesinin gözetilmesini zorunlu kılmakta, sigortalının kasten öldürülmesi halinde, 506 sayılı Kanunun 68. maddesinde öncelikle aranan “ölüm aylığına hak kazanma” olgusunun gerçekleşmediği sonucuna varılacağı-
Vasiyetnamenin iptal davasının, davacının tasarrufa ve butlan sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle zaman aşımına uğrayacağından, el yazısı vasiyetnamenin açılıp açılmadığının araştırılmasından sonra yukarıdaki ilkeye göre karar verilmesi gerekeceği-
Türkiye de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukuku uygulanacağının, miras da miras bırakanın ölüm tarihindeki hükümlere göre mirasçılara intikal edeceğinden, mirasın açıldığı günkü hükümlere göre S.Arabistan uyruklu mirasçıların Türkiye’de ki taşınmazları miras yolu ile kazanmaları mümkün olmayacağı-
Mirasçılık ve mirasın geçişinin, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği-
İştirak halinde mülkiyette, paydaşların, belli bir payları olmayıp, şeyin tümü üzerinde hak sahibi oldukları, iştirak halinde malik olan davacıların payları oranında dava açmalarının mümkün olmadığı-
Murisin satıma ihtiyacının bulunmadığı, ara alıcı M.’nin dava konusu taşınmaza hiç tasarruf etmediği, değerler arasında açık ve aşırı fark bulunduğu anlaşıldığından, olayda muvazaa olgusunun kabul edilmiş olması ve murise ait payın yarısından, davacının payı oranında iptal ve tescile karar verilmesinin doğru olacağı-
Elbirliğiyle mülkiyet konusu taşınmazlara ilişkin olarak yapılacak olağan koruma eylemlerinin ve buna bağlı olarak onarımların, mahsüllerin toplanmasının, bozulacak olanların satılmasının, acele olarak yapılması zorunlu olan işlemin yerine getirilmesinin ve istihkak, elatmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi taksimi mümkün olmyan taleplerin ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri sürülebileceği- Bir inşai dava niteliğini taşıyan zilyedliğe dayalı tescil davasında elbirliği halinde mülkiyet söz konusu olduğunda, dava dışı ortaklar bulunduğundan, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K.'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi, davanın görülebilirlik koşulu yerine getirildikten sonra esası hakkında hüküm kurulması gerekeceği–
Somut olayda miras bırakanın davacılar dışında mirasçısı olan karısının, iki kızının ve iki oğlunun davada yer almadığı, hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine MK.nun 640.maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-