İnanç sözleşmesinden doğan davalarda zamanaşımı süresinin on yıl olarak kabul edildiği ve zamanaşımı sürenin başlangıcının, inanç gösterilenin borcunu yerine getirmeyeceği konusundaki tavrının ortaya çıkması ile yani inanç gösteren kişinin hakkına yargısız ulaşabileceği umudunun tükendiği tarih olduğu- İnanç sözleşmesine dair diğer tarafın imzasını içeren herhangi bir yazılı delil ibraz edemeyen davacının taleplerini ispat edecek yazılı delil sunduğundan söz edilemeyeceği- Davacı vekili, delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olduğundan, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağının hatırlatılması, HMK. mad. 225 vd. maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
İ. ilişkisinin varlığını kabul edebilmek için tarafların imzaladığı yazılı bir sözleşmenin ya da karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin varlığının arandığı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge varsa, inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Davacı inanç ilişkisini ancak yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı bulunması halinde tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabileceği- Davacı, inanç ilişkisini kanıtlamak için bir kısım harcama belgeleri, birlikte iş yaptığı şirketin sahibi tarafından gönderilen mektup ile tanık beyanlarına dayanmışsa da, dosya kapsamındaki bu belgelerin ispata yarar nitelikte bir delil ya da yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belge olmadığı ve davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmesi gerektiği-
13. HD. 23.10.2017 T. E: 4570, K: 10035-
Kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasında davcı-borçlunun borcu bulunmadığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, ses kaydı delil olarak kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İ. sözleşmesinin, ancak tarafların imzasını taşıyan yazılı delille kanıtlanabileceği- Yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa, HMK. mad. 202 uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Davacı ve davalılardan üçü dışında diğer taşınmaz malikleri olan davalılar ve son tapu maliki arasında yapılan taşınmaz devrinin davacıya iade etmek şartıyla inançlı temlik sebebiyle tapunun devri yapıldığına dair bu davalıların imzasını içeren yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge mevcut olmadığından, "son tapu maliki" olan davalıya, dava konusu taşınmazı satış suretiyle devir eden davalının  "yapılan satışın muvazaalı olduğuna dair" imzalı beyanı ancak kendisini bağlayacağı, bu davalının beyanının da son tapu maliki davalı yönünden yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge olmadığı, bu nedenle davacı ile son tapu maliki davalı arasında inançlı temlik sözleşmesinin yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlanamamış olduğu ve bu durumda; tapu iptal ve tescil davasının reddi ile davacının terditli tazminat talebi yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar dava konusu senedin lehdarı ve keşidecisi olup, aralarında temel ilişki bulunduğunun kabulü gerekip zamanaşımına uğramış bono taraflar açısından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, alacaklı iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceği- İtirazın iptali ve takibin devamı talebinde bulunulan davada, takipte talep edilen toplam miktar üzerinden harç ikmali yaptırılıp, yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Vade tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bonolar kambiyo vasfını takip tarihi itibari ile kaybetmiştir olup, avalistin kambiyo senedinden doğan aval sorumluluğunun ortadan kalkmış olduğu- Keşideci ile davacı lehdarın arasında temel ilişkisinin varlığının kanıtlanması halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde davacı alacak isteminde bulunabileceğinden yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilen zamanaşımına uğramış bonolarda davacı taraınf temel ilişkinin varlığını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabileceği-
Cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkin davada, "Ödeme için teslim Tutanağı" başlıklı belge örneğine itiraz edildiğinden mahkemeye aslı sunulup üzerinde inceleme yapılması gerekip belge aslı mahkemece verilen süreye rağmen sunulmadığından bu belgeye itibar edilemeyip bu belgenin yazılı delil başlangıcı sayılarak tanık dinlenemeyeceği ve ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek, delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin davada, davanın görülebilirlik koşulu olarak terekeye temsilci atanıp, ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı tarihte mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınıp, ehliyetli olduğunun saptanması halinde ise hile hukuksal nedeni üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekili tarafından ibranameye karşı çıkılmamış olup ibranamenin başka bir hukuki ilişki nedeniyle davalıya verildiğinin ispat yükünün davacıya ait olduğu-