Davalının davacıya 50.000DM gönderdiği, davacının ise bu parayı aynı gün iade ettiği uyuşmazlık dışı olan eldeki davada, bu para alışverişine ilişkin dekontların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre inanç sözleşmesinin varlığının tanıkla ispat edilip edilemeyeceği ve davacının 1/3 payı bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Taraflar arasındaki inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, iddianın yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; davacının sunmuş olduğu dekontların bu ilişki ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği, HMK’nın 202. maddesi hükmü gereğince delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu- Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davasının incelenmesi, davacı, davalı hesabına yatırıldığına ilişkin dekont fotokopisinde yer alan “... çekilip yatırılan daire kredi masrafı” yazısının davalıya ait olduğunu iddia etmekle, bu dekont üzerindeki yazının davalıya ait olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davalı tarafından temin edilen krediye ilişkin bilgilerin ve kredi taksitlerinin kim tarafından ödendiğinin, taraflar arasında yapılan para transferlerinin ilgili bankadan araştırılması, delil başlangıcı niteliğinde belge olup olmadığının değerlendirilmesi, delil başlangıcı olduğu kanaatine varılır ise, tarafların bildirdiği tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun kim tarafından ödendiği üzerinde durulmak suretiyle, bu aşamada TBK’nın 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği- İnanç sözleşmesi için tarafların elinde bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu-
Dava, hizmet tespiti ve sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkin davada davacı tarafça dosyaya sunulan ücret bordro fotokopisi ve personel ücret çizelgesi niteliğindeki fotokopi evraklarının yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği üzerinde durulması, davacının dava konusu dönemdeki çıplak ücreti belirlenmesi, Kuruma bildirilen ücretlerdeki artış ve düşüşlerin sebeplerinin araştırılması, tüm bu belirlemelerden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece, davacıya yapıldığı belirtilen toplu ödemeye ilişkin belgenin öncelikle niteliğinin belirlenmesi, bu ödemenin işçilik alacakları kapsamında yapılan bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde hangi döneme karşılık yapıldığının açık ve net şekilde belirlenip bu kapsamda bu ödemenin yapıldığı aya veya akit sona ermişse yapılan ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği de dikkate alınmak suretiyle toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eBK 162 hükmünce sözleşmede yasaklanmadığı veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadığı sürece yüklenicinin üçüncü kişilere eBK 163 gereği yazılı olmak koşuluyla şahsi hakkını devredebileceği- Yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümün tapusunu arsa malikinin üçüncü kişiye devretmesinin yüklenici adına olduğu- Mahkemece refakate konusunda uzman bilirkişiler alınıp keşif yapılması, dava konusu taşınmazın arsa sahibinin mi yoksa yüklenicinin mi payına düştüğünün tespit edilmesi, oluşacak sonuca göre davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Özel Dairenin birinci bozma kararına uyan mahkeme tarafından artık hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla davacının imzasının bulunduğu aylık ücretini gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticarî defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerin varlığının araştırılması, bu belgelerin bulunmadığının anlaşılması hâlinde ise yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunduğundan uyulan bozma kararında belirtildiği üzere HUMK 288'de (HMK 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddiaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-Kamu düzenine ilişkin olan prime esas kazancın tespiti istemli eldeki davada yemin delilinin bağlayıcı olmadığı-
Prime esas kazancın tespitinin istendiği davada re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve davanın kamu düzenini ilgilendirdiği bu nedenle prime esas kazanç belirlenirken belge (senet) ile ispat kuralları ile bağlı olunmadığı-
Davacının karar düzeltme istemi üzerine yapılan inceleme neticesinde aynı Dairenin 19/02/2018 tarihli ve 2017/3033E-2018/1991K sayılı kararıyla; HMK'nin 199. maddesi ile mailin belge olarak kabul edildiği, davacının davasını ispat etme yükümlülüğü altında olmakla birlikte, delil olarak davalı tarafından gönderildiğini iddia ettiği, dava konusu borcun kabul edildiğine ilişkin beyan ve bu borca ilişkin ödeme planını içeren e-mail çıktısını sunduğu, ancak mahkemece davacı tarafından sunulan e-mail çıktıları yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, davalı davacının sunduğu e-mailin kendisi tarafından gönderilmediğini, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen e-mail çıktısının delil başlangıcı olma koşullarını sağlamadığını savunduğu gözetilerek, davacının delil olarak dayandığı e-mail çıktısındaki davalıya ait olduğu iddia edilen mail hesabının davalıya ait olup olmadığı, e-mailin davalı tarafça gönderilip gönderilmediği konusunda bilirkişi raporu alınarak, e-mail çıktıları hakkında davalının savunması doğrultusunda araştırma yaptırıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Zamanaşımına uğrayan senetler adi senede dönüşmeyeceğinden, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacağı, (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabileceği- Dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmayan davacının ön inceleme duruşmasından sonra tanık deliline dayanmasının mümkün olmadığı- Dosya içerisinde yer alan muacceliyet sözleşmesi incelendiğinde temel alacağa ilişkin herhangi bir atıfta bulunulmadığı- Davacı her ne kadar bilirkişi deliline dayanmışsa da, davalılar tacir olmayıp dava da ticari dava niteliğinde olmadığından akdi ilişkinin ispatı noktasında davacının ticarî defterlerinin incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı-