İ. sözleşmesinin, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği, yazılı delil bulunmasa da taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılan parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) "delil başlangıcı" niteliğinde bir belge varsa HMK. mad. 202 uyarınca inanç sözleşmesinin "tanık" dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Banka cevabından, davacının iki adet kredi taksidi ödemesinin mevcut olduğu anlaşıldığından bu ödemelerin yazılı delil başlangıcı olup olmadığının değerlendirilmesi, yazılı delil başlangıcı olduğuna karar verilirse davacıya tanık listesini bildirmesi için süre verilip, bildirilen tanıkların dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin tümüyle değerlendirilmesi ve TBK. mad. 97 hükmü de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinin varlığının ancak, yazılı delille ispat edilebileceği- Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HMK. 202 ve 203. maddelerinde değinilen ayrıcalıkların da gözetilmesinin gerekeceği- Senetle ispat zorunluluğuna (HMK. mad. 200) ilişkin miktarın yıllık kira tutarına göre belirleneceği-
TTK. mad. 661 uyarınca, zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacağın temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebileceği ve bu isteme ilişkin davalarda gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacıya ait olduğu- Dava konusu olan bononların, zamanaşımına uğramış olmaları nedeniyle kambiyo senedi niteliğini kaybettiği, HMK’nın 202/2. maddesinde delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğu, HMK’nın 202/1. maddesinde ise yazılı delil niteliğinde bir belgenin bulunması halinde, senetle ispatı gereken bir hukuki işlemin tanıkla ispat edilebileceği, adli tıp raporu ile dava konusu bonolardaki imzanın davalıların murisine ait olduğu ve bu haliyle muris tarafından düzenlenen bonoların zamanaşımına uğramış olmakla yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, temel ilişki konusunda tanık deliline başvurulduğu, dinlenen tanık beyanlarından davalıların murislerinin davacıya borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı, davasını senetle ispat etmek zorunda ise de delil başlangıcı bulunması halinde tanık dinlenebileceğinden davalı bakanlıkça düzenlenen delilin, delil başlangıcı niteliğinde olup davacının tanık dinletmek istemesine rağmen, gerekçesiz olarak tanık dinletme talebinin reddine karar verilemeyeceği-
İnanç ilişkisinin, yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı bulunması halinde her türlü delil ile kanıtlanabildiği ancak somut olayda bu nitelikte bir delilin bulunmamasından ötürü davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Süresinde bankaya ibraz edilmeyen ve unsurları bulunmayan çeklerden dolayı açılan menfi tespit davasına konu lehdar ismi bulunmayan çek ile süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği- İspat yükü altında olan davalı-alacaklıda olduğu gözetilerek, tarafların tanık dahil gösterecekleri tüm delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, delil başlangıcı kabul edilen icra takipleri şirketin darda kaldığının göstergesi olabilirse de çekişmeli taşınmazın teminat amaçlı temlik edildiği yolunda delil başlangıcı kabul edilemeyeceğinden temyiz eden davalı adına kayıtlı ½ pay yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Zamanaşımına uğramış çekler nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine yönelik olarak açılan menfi tespit davasında, davalı alacaklı vekilinin "çeklerin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, davacının davalıdan aldığı borçları nedeniyle çeklerin düzenlendiğini" ileri sürerek temel ilişkiye dayandığı, davacı asilin isticvap beyanı ile "temel ilişkiyi kabul ettiği"nden, davalı alacaklının alacaklı olduğunu ayrıca ispatlamasının gerekmediği-