Vekil ile sözleşme yapan kişin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı, vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamayacağı, ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği, söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, mahkemece taraf delilleri toplanarak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, temliklerin iradi mi yoksa vekâlet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle mi gerçekleştirildiğinin toplanan ve toplanacak tüm delillerle birlikte değerlendirilerek açıklığa kavuşturulması, vekilin vekil edenleri zararlandırma kastı taşıyıp taşımadığının ortaya konulması amacıyla ve davanın niteliği gereği davacı tanıklarının yeniden dinlenilmesi, tanık deliline dayandığı anlaşılan davalı tarafa tanıklarını bildirmesi için usulünce süre verilip, bildirilmesi halinde davalı tanıklarının da dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı tarafından çaplı taşınmaza elatılması nedeniyle “a” bendinde açıklanan “iyiniyet” koşulun oluştuğundan bahsedilemeyeceği gibi, dosya arasında mevcut bilirkişi raporundan da, taşkın yapıların değerinin elatılan arazinin değerinden az olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki, ... Belediye Başkanlığı tarafından gönderilen ........... tarihli karşılık yazıda da, elatılan alanın ifrazında sakınca bulunmadığının belirtilmediği, taşınmaz sahiplerinin birlikte başvurusu halinde sınır düzeltilmesi işleminin yapılabileceğinin bildirildiği, hal böyle olunca; mahkemece davacının elatmanın önlenmesi ve kal taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava, sermaye artışına ilişkin olarak davacının yokluğunda yapılan limitet şirket ortaklar kurulu kararlarının yok hükmünde veya butlanla batıl olduğunun tespiti ve iptali ile davacı ortağın %45 oranındaki pay sahibi olduğunun tespiti istemine ilişkindir...
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin davada, vekil ile sözleşme yapan kişi iyi niyetli ise, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı, vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamayacağı- Çekişme konusu taşınmazı cebri ihale suretiyle edinen davalı şirketin taşınmazı satın aldığı tarihte bu dava nedeniyle taşınmazda ihtiyati tedbir bulunduğu anlaşılmakla, şirketin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, dava konusu taşınmaz halen davalı şirket adına kayıtlı ise işin esasına girilerek eğer başkasına devredilmiş ise de HMK 125 uygulanmak suretiyle inceleme yapılması ve toplanan ve toplanacak deliller (usulünce bildirilmiş olmak kaydıyla) doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Vekilin üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu- Dürüstlük kuralının bir sonucu olarak, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı-
Vekil edene karşı sadakat ve özen yükümlülüğü bulunan vekilin vekalet görevini kötüye kullanılarak yaptığı iddiası ispatlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ergin olan davacının örgün eğitime devam etmediği, devam mecburiyeti ve okulu bitirmek için belli bir süre şartı olmayan açık liseye kayıt yaptırarak, iki buçuk yılda bitirilebilecek okula yaklaşık yedi yıla yakın süre kayıt yenileyip kaydın açık tuttuğu, bu okula kayıtlı olmanın çalışmaya engel olmadığı anlaşıldığından, davacının TMK. mad. 328/2 kapsamında nafaka isteme hakkı isteyemeyeceği, bu talebinin hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağı-
Davacı arsa sahibi tarafından; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan binanın riskli yapı tespitinde bulunulması nedeniyle, sözleşmenin feshi ile tapu iptali ve tescil ayrıca riskli yapının yıkımı talep edildiği, mahkemece gerekli araştırma yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının emekli aylığına hak kazandığının tespiti ile tahsis talebinin zımnen reddine dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkin davada ; davacının toplu şekilde son prim ödemesinin mevcut olduğu ve Kurumun, davacının şahsi sicil dosyasını ihmali nedeniyle kayıp etmesinin sonuçlarından davacının sorumlu tutulamayacağı- Okur yazar olmayan davacının; Kuruma başvuru yaptığı ve bu başvurunun akıbetini şifahen sorduğu yönündeki beyanlarının aksinin ispatlanamadığı, sadece uzun süre (son prim ödemesinden itibaren on yıla yakın) geçtikten sonra dava açmış olmasının davacının kötüniyetli olup iyiniyetli olmadığını göstermeyeceği veya bu nedenle davacıya kusur olarak atfedilemeyeceği- Gerekçeli kararda; dava tarihi 06.05.2011 yerine 20.07.2015 olarak gösterilmiş ise düzeltilebilir bir hata olarak kabul edildiği ve bozma nedeni yapılamayacağı-