Davalı kocanın herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, davalı kadının ise sigortalı olarak çalıştığı anlaşıldığından, yoksulluk nafakası talebinin reddedileceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı (kadın) yararına takdir olunan yoksulluk nafakası çok olduğundan Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Her iki tarafın da birliğin mutluluğunu sağlama konusunda özveride bulunmadıkları bu husustaki yasal yükümlülüklerine (TMK.m.185/2) aykırı davrandıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında tarafların açıklanan kusurlu tutum ve davranışlarının aynı oranda etkili olduğu görüldüğünden, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabul edilmesinin gerekeceği ve bu sebeple, davalı kadın da boşanma davası açmakta haklı olduğundan, kadının karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddinin doğru olmadığı - Karşı boşanma davası hakkında, bu yönde hüküm kurulmak, aynı sebeple incelenebilir hale gelen, davalı-davacı (kadın)'ın, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından buna göre yeniden hüküm tesis edilmek üzere; karşı boşanma davası hakkındaki hükmün bozulmasının gerektiği-
Tamamen veya daha ağır kusurlu eş yararına da yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği- TMK. m.169.
Davacı-davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı kadının ise eşine ağır şekilde hakaretler ettiği, hastalığında ilgilenmediği, davacı-davalının ailesini eve kabul etmediği ve aile bireylerine de hakaret ettiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, tarafların eşit kusurlu olarak kabulüyle davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi ve davacı-davalı kocanın maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddinin doğru olmadığı-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı-karşı davacı (kadın) tamamen kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları oluşmadığı gibi Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları da oluşmadığından, davalı-karşı davacı (kadın) yararına maddi tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların kusurlu davranışları karşısında; davacı-davalı kadının Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası yönünden davacı-davalının ayrı yaşamakta haklı sayıldığı ve bu nedenle bağımsız nafaka davasının kabulü ile davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekeceği-
Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğundan, davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı da orantısız ve çok olup, daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-