Önalım nedeniyle payın adına tesciline ilişkin davaya konu olayda davalının, davacının taraf olmadığı bir hüküm ile dava konusu taşınmazda bir pay edindiği; davalının, hükmün kesinleştiği tarihte mülkiyet hakkını kazanmışsa da bu pay üzerindeki tasarruf hakkını tescil ile elde etmediği, mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescil ile elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesinin TMK'nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı" ilkesine aykırı olduğu- TMK'nın 732. maddesi gereğince önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup bu hakkın kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin kurulmasının yeterli olmadığı, satışın, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanacağı- Davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği tarihten sonra iki yıllık hak düşürücü süre geçmeden dava açıldığından önalım davasının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazandığından, davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği 12.12.2011 tarihinden sonra 11.12.2013 günü bu davayı açtığından TMK.nın 733/son maddesinde açıklanan iki yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmadığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İpotek bedelinin önalım bedelinin çok üzerinde olması, yani önalım bedelinin ipotek bedelini karşılamaması da nazara alınarak, ipotek lehtarının yokluğunda ve hak kaybına yol açacak şekilde ipoteğin terkini suretiyle aleyhine hüküm kurulmuş olması nedenleriyle yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü gerektiği-
Davacılara ait binada ruhsat ve eklerine aykırı yapılaşma nedeniyle verilen yıkım kararının tapu kaydına işlendiği, amacın, fiili durumu alenileştirme ve üçüncü kişileri korumaya yönelik olduğu- İmar Kanunu’nun 32 ve 42. maddeleri uyarınca alınan Encümen Kararlarının tapu kaydının beyanlar sütununda gösterilmesinin yasal düzenlemelere ve beyanların fonksiyonuna aykırılık oluşturmayacağı-
İpotek tesisi, muris muvazaaasına yönelik olan davadan ve tedbir kararından önce tapu kaydına işlenmiş olup, davalı banka ile kayıt maliki arasında el ve işbirliği kanıtlanamamış olduğundan, “tapu sicilinin açıklığı prensibi”nin (TMK. mad. 1020) davalı banka lehine hak sağlayacağı ve ipotek ile haciz şerhlerinin terkinine yönelik bankaya karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yerinde yeniden keşif yapılmak suretiyle çekişmeye konu kısımların hangi ifraz parseli veya parsellerinde kaldığının saptanmasının, ondan sonra infaza elverişli olacak biçimde sicil kaydı açık taşınmaz üzerinden hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere kaydı kapatılan ve hukuki varlığı kalmayan 402 ve 405 sayılı parseller üzerinden infazda tereddüde yol açacak şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacının satın alması sırasında tapu kaydında aynının uyuşmazlığa konu olduğu konusunda herhangi bir sınırlama bulunmaması karşısında, alıcı olan davacının TMK'nın 1020. maddesi gereğince iyiniyetli olduğunun kabulünün zorunlu olduğu-
Satın alınan taşınmazın tapu kaydından "aynının uyuşmazlığa konu olduğu" konusunda her hangi bir sınırlama bulunmaması halinde alıcının iyiniyetli olduğunun kabulü gerekeceği–
Trafik siciline kayıtlı araçların satışı noterlerce yapıldığından ve satış işlemleri sırasında trafik sicilinde herhangi bir şerh olup olmadığı araştırılmadığından, trafik sicillerinin tapu sicilleri gibi aleniyet prensibine tabi sicillerden olmadığı–
Her kat malikinin, yönetimle iletişim kurarak ödemesi gereken meblağı öğrenip yönetim planında öngörülen tarihi geçirmeden tediyede bulunması gerekeceği, aksi halde, temerrüde, düşeceğinden gecikme tazminatı ile sorumlu olacağı, bağımsız bölümü sonradan edinen kat malikinin kendisi yönünden bağlayıcı olan yönetim planını devir anında öğrendiğinin kabulü esas olmakla birlikte buna istediği anda ulaşmasının ve hükümlerini kolaylıkla öğrenmesinin de her zaman için mümkün olacağı, yönetim planının tapu kaydının dayanak belgelerinden olduğu, Kat Mülkiyeti Yasasının 10. maddesinde, kat mülkiyeti ve kat irtifakının resmi senetle ve tapu siciline tescille doğacağı, aynı Yasanın 12. maddesinde de kat mülkiyetini kuran malik veya malikler tarafından imzalanmış bir yönetim planının tapu idaresine verilmesi gerektiği belirtildiği, Eski Türk Medeni Yasasının 928., Yeni Yasanın ise 1020. maddelerine göre tapu kayıtlarının herkese açık olduğu, ilgililerin her zaman tapu kayıtlarını ve bu kayıtların d