Mahkemece, kararının hüküm kısmının "itirazın Kabulüne" şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık olmadığı gibi, infaz kabiliyetinin de bulunmadığı anlaşılmakla, HMK'nun 297/2. maddesine uygun tesis edilmeyen kararın bu yönden de doğru olmadığı-
Lehine ödemeye hükmedilen çocuk yönünden borçlunun bu ödemeden sorumlu tutulabilmesi için çocuğun alacaklı yanında bulunması gerekeceği-
İcra takibine dayanak yapılan ilamda altı davalının bulunduğu ve dayanak ilamda müşterek ve müteselsil tahsil hükmü bulunmadığı halde, harç ve yargılama giderlerine ilişkin alacağın tamamının davalıların üçünden ayrı ayrı istenmesinin, alacağın borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsili sonucunu doğuracak şekilde takip başlatılmasının yasaya aykırı olduğu mahkemece de belirlendiğine göre, icra mahkemesince borçluların herbirinin sorumlu oldukları miktarlar ayrı ayrı belirlenerek icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, el atma tarihi 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamın tarihi 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda İdare'nin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdare'nin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, 04.11.1983'den sonraki el koymalarda ise; herhangi bir haciz yasağının olmadığı-
Takip dayanağı ilamda “5.212,93 Euro’nun 13/08/1996 tarihinden itibaren Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi Türk Lirası'na çevirerek istediği, bu haliyle, seçimlik hakkını vade tarihindeki kur üzerinden TL yönünde kullandığı anlaşıldığından, vade tarihi itibariyle yabancı paranın Türk parası karşılığı istendiğinden vadeden itibaren yasal faizin talep edilebileceği, alacaklının bundan sonra artık 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesinde öngörülen yabancı para için belirli faiz oranını takip sonrası için isteyemeyeceği, mahkemece borçlunun takip sonrası için işleyecek faiz türüne ilişkin şikayetini bu ilke ve kurallar doğrultusunda değerlendirilmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğinden, bakiye dosya borcunun muhtıra ile ödenmesi istenen miktardan daha fazla olduğu anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin reddi ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde şikayetin kabulüne karar verilmesinin ve aynı zamanda dosya borcunun yeniden belirlenmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesinin, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği, ilavelerde bulunamayacağı-
Merkez Bankası tarafından bildirilen faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan buna göre hesap yapılması yerinde olmayıp mahkemece, bilirkişi raporunda borçlunun bildirdiği bankalarca mevduata fiilen uygulanan azami faiz oranlarına göre de hesaplama yapılmasına karşın, bu hesaba göre sonuca gidilmesi gerekirken Merkez Bankası verilerine göre yapılan hesaplama dikkate alınarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Şikayetçi borçlunun ilama aykırılık ve eda hükmü içermeyen ilam hakkında ilamlı takip yapılamayacağına dair iddialarının da bulunduğu, ancak mahkemece, bu iki hususta inceleme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece, borçlunun mükerrer takip şikayeti dışındaki sair şikayetleri konusunda da inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-