İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi 18.10.2022 olup, İlk Derece Mahkemesinin incelemesi sırasında dosya borcunun 04.11.2019 tarihinde ödendiği, İcra Müdürlüğünün 04.11.2019 tarihli tensip tutanağı ile takip dosyası infaz olduğundan tüm hacizlerin fekkine karar verildiğinin görüldüğü, dolayısıyla, haczin İcra Müdürlüğünce kaldırılması ile şikayetçinin elde etmek istediği gaye fiilen gerçekleştiğinden, İcra Müdürlüğünün 04.11.2019 tarihli haczin kaldırılması kararı İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden önce olduğundan, İlk Derece Mahkemesince; şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK'nın 331/1. maddesi uyarınca tarafların şikayet tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklı vekili tarafından borçlular hakkında anılan ilama dayanılarak ............. İcra Müdürlüğünün ............... E. ve ................. E. sayılı dosyaları ile dayanak ilamda alacaklılar lehine hükmedilen asıl alacak ve fer'ilerine ilişkin olmak üzere (2) ayrı takip başlatıldığının görüldüğü, kötü niyetli olmasa da, alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, hâkimin, ilgili yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşıldığından, yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece borçlunun şikâyetinin tümden kabulü ile her iki takibin de iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünün ret işleminin kaldırılmasının talep edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince "1- Şikayetin kabulü ile: " şeklinde karar verildiği, ancak hangi icra müdürlüğünün, hangi tarihli işlemine yönelik karar verildiği ve icra müdürlüğü işleminin kaldırılıp, kaldırılmadığı açıklanmamış, hüküm muğlak bırakılmış olduğundan, Mahkemece salt " Şikayetin kabulü ile: " şeklinde hüküm kurulmasının " yargılama sonunda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde " hüküm kurulmasını emreden HMK. nın 297/2. maddesine açıkça aykırı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerektiği- Davalının harçtan muaf oluşu karşısında davacının yatırdığı tüm harçların davacıya iadesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu-
Takip konusu ilamdaki asıl alacak, karşılıklı edimleri içermekte olup, alacaklının (ilamda davacı) takibi başlatabilmesi ve takibe devam edebilmesi için kendi edimini yerine getirmesi gerekeceği, alacaklı tarafından, edimin yerine getirildiğine dair İİK'nın 33. maddesi anlamında bir belge sunulmadığı gibi, ilama konu 56 adet trafonun iadesi yönünde icra müdürlüğüne yapılmış bir başvurunun da bulunmadığı, bu durumda alacaklının, ilamda kendisine yüklenen edimi yerine getirmeden takip başlatmasının, asıl alacağın fer’isi niteliğindeki alacaklarını talep etmesinin mümkün olmadığı- Aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulması, ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacak kalemlerinin ayrılmaması gerektiği gibi, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin esas hükmün fer’isi niteliğinde olduğundan kural olarak hükmün bölünmezliği ilkesi nedeniyle bütün olarak icrası talep edilebilecek olup hükümdeki koşula bağlı asıl alacaktan ayrı, fer’i nitelikteki alacakların takibe konu edilmesi mümkün olmadığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü ile takibin iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Eda hükmü içermeyen tespite ilişkin ilamların icra takibine konu edilemeyeceği- Davalı şirketin genel kurul kararlarının iptaline ve yönetim kurulu başkanına ödenen ücretin artırılmasına ve prim ödenmesine ilişkin ilamda likit bir miktarın ödenmesi yönünde eda hükmü oluşturulmadığından, ilamın kesinleşmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti kalemlerin istenebilmesi dışında icra yolu ile infazının mümkün olmadığı-
Takibe dayanak ilamda boşanma davası açılması sebebi ile tedbir nafakasına hükmedildiği anlaşıldığından, bu ilama dayanılarak boşanma kararının kesinleşmesine kadar tedbir nafakası talep edilebileceği-
Borçlu hakkında verilmiş yabancı mahkemesi kesinleşmiş iflas kararı, Türkiye’de tanınmasına dair yerel mahkeme ilamının bölge adliye mahkemesi kararı ile ortadan kaldırıldığından henüz verilmiş bir tanıma kararının bulunmaması nedeniyle yabancı mahkeme kararı ile verilen iflas kararının Türkiye’de hüküm ifade etmeyeceği-
6100 sayılı HMK. nın 373. maddesindeki usulün dayanağının tarafların Anayasal hukuki dinlenilme hakkının sağlanması olduğu- İlk Derece Mahkemesince, bozma kararı taraflara tebliğ edilmeden, duruşma açılmadan, bozmaya uyulup, uyulmama konusunda taraflara söz hakkı tanınmadan, bu yolda bir ara kararı oluşturulmadan, dosya üzerinden bozma kararı doğrultusunda karar verilerek tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlaline yol açılması hatalı olup, kararın tekrar bozulması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, işleyecek faiz oranına itiraz hakkında, inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sözü edilen istem incelenmeksizin ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra müdürlüğünce yapılacak işin ilamın konusu olan baz istasyonunun taşınmazdan kaldırılmasını sağlayıp ilamı infaz etmek olduğu, şikayet üzerine mahkemece yapılan keşif sonucunda baz istasyonunun takipten önce taşınmazdan kaldırıldığı tespit edilmiş ise de, taşınmazda alacaklılar dışında başka bir firmanın faaliyet gösterdiği, alacaklılara ilam gereklerinin takipten önce yerine getirildiğine ilişkin bildirimde bulunulduğunun iddia edilmediği, bunun yanı sıra tahsili istenen ecrimisil ve vekalet ücreti alacağının da takip başlatıldıktan ve icra emri tebliğ edildikten sonra takip dosyasına ödendiği anlaşıldığından, alacaklılar tarafından takip başlatılmasında usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığı-