Dava dilekçesi içeriği, netice ve talep kısmından anlaşılacağı üzere talebi icra emrinin iptaline ilişkin olup, talebin aşılarak takibin iptaline karar verilmiş olması doğru olmadığı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince; takibe dayanak ilamda birlikte ifaya hükmedilmiş olması sebebiyle ayıplı aracın fiilen ve hukuken teslim edilmesi ile ayıpsız araç bedeline ilişkin ödemenin birlikte aynı anda gerçekleşmesinin zorunlu olduğu ve buna göre takip dosyasında kıymet takdiri henüz kesinleşmediğinden aynı anda ifa kuralının uygulanabilmesi safhasının henüz gelmemiş olması nedeniyle bu aşamada araç ruhsat devrine ilişkin muhtıra çıkarılamayacağı gerekçesine dayanılmış ise de, birlikte ifadan kasıt teslim ve ödemenin birebir aynı anda olması demek olmadığı- Bu şekilde anlaşılması olayın mahiyetine de uygun olmadığı- Takip konusu ilam, karşılıklı edimleri içermekte olup, alacaklının takibe devam edebilmesi için kendi edimini yerine getirmesi gerekeceği- Ayrıca karşı edim alacaklısının, lehine olan edimin ifasını beklemek zorunda olmaksızın kendi edim borcunu derhal ifa etmesine herhangi bir engel olmadığı-
Tasarruf iptal kararına dayalı olarak şikayetçi üçüncü kişiye icra emrinin tebliği üzerine, şikayetçinin 7 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede "icra emri tanzim tarihinden iki gün önceki dosya hesabı borcunun ... TL olduğu, bu borç miktarı yerine ilamda hükmedilen ... TL'nin icra emrine yazıldığı, bu miktarın dosya borcundan fazla olamayacağı bu nedenle icra emrinin iptaline karar verilmesini" talep etmesi-
Açık maddi hatanın, bozma lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği-
Kal ile eski hale getirme, gayrimenkulün aynına tabi alacaklar olduğundan ve gayrimenkul takipten önce üçüncü kişiye devredildiğinden, ilam alacaklısının yeni malik olduğu, taşınmazı devreden eski malikin (kal ve eski hale getirilme yönünden) takip hakkı bulunmadığı-
Şikayetçi sigorta şirketinin maddi tazminat yönünden poliçe sınırı olan 20.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu belirtildiğinden, alacaklının şikayetçi sigorta şirketi yönünden maddi tazminat alacağı talebini 20.000,00 TL ile daralttığı-
Davada, terditli olarak tapu iptal ve tescil talebi olduğunun ve bu nedenle temelde gayrimenkulün aynına ilişkin olan kararın infazı için kesinleşmesi gerektiği-
Şikayete konu ilamın "kal hükmü" de içermesi nedeniyle "ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği" belirtilerek takip tarihinde henüz kesinleşmediği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği- Temyiz incelemesine konu şikayet kal hükmünün infazı ile de ilgili olduğundan, miktar olarak kesinlik değerlendirmesine tabi tutulamayacağı ve bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan incelenmesi gerektiği-
Anayasanın 46/son hükmü gereğince ilamın kesinleşme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz uygulanacağı hükmünün kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat taleplerine ilişkin olduğu- İlamın konusunu oluşturan kadastro çalışmaları sırasında tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat davalarında faize ilişkin bu hükmün uygulanmayacağı-
Takip konusunun, sözleşmelerin feshi üzerine hükmedilen tazminatın tahsiline ilişkin olduğu- Anılan alacak birden fazla taşınmaza ilişkin birden fazla sözleşmenin feshinden kaynaklanmasına rağmen dayanak ilamın hüküm fıkrasında tazminatın ne kadarının, hangi sözleşmenin feshinden kaynaklı ve hangi taşınmaza ilişkin olduğunun infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde belirtilmediği- Borçluların tazminattan sorumlu oldukları miktarlara da açıkça yer verilmediği, bu haliyle ilamın infazının mümkün olmadığı ve şikayet dilekçesinde icra emrinin iptalinin talep edildiği-
