Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeninden esas hakkında verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulması hâlinde dosyanın, kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği (HMK m. 373/2)- Özel Daire tarafından dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasının, bölge adliye mahkemesinin HMK m. 373/3 kapsamında bozma kararına karşı direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı gibi bu yetkinin ilk derece mahkemesine devri sonucunu da doğurmayacağı- Özel Dairenin birinci bozma kararı ile bölge adliye mahkemesinin esastan verdiği hükmün araştırmaya ve incelemeye yönelik bozulmasına rağmen HMK m. 373/2'ye aykırı olarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi sonrasında ilk derece mahkemesince bozma ilâmı ile ilgili olarak HMK m. 373/3 çerçevesinde bir karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken anılan hükme aykırı şekilde işletilen yargılama sürecinde araştırma ve inceleme yapılarak neticede direnme adı altında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temyiz yoluna başvuru kesinlik sınırının 01/01/2024 tarihinden itibaren üç yüz yetmiş sekiz bin iki yüz doksan Türk Lirası olduğu -Uyuşmazlığın itirazın kaldırılması ve tahliye talebine ilişkin olduğu - Bölge adliye mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değer, kesinlik sınırını geçmediğinden anılan kararın temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Temyize konu olan ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 204,85 m2'lik taşınmaz bölümünün dava tarihindeki değerinin toplam 8.194,00 TL olarak tespit edildiği, dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği nazara alındığında temyize esas kararın Kadastro Kanunu'nun ek 6. maddesi kapsamında kalmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin (itirazın kaldırılmasına konu asıl alacak olan kira miktarı 107.929,24 TL ve takibe konu kiraların ait olduğu son kira dönemi miktarı 8000 Euro karşılığı 230.480 TL'den oluşan toplam 338,409,24 TL'nin) 2.3.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesinde belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- İstinaf dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan HMK 352/1. (c) uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği
Taraflar arasındaki ecrimisil davasından dolayı..
Tapusuz taşınmazın tescili (Asıl dava), Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemi (Birleştirilen dava)- Dava tarihindeki zemin değerinin 1.830,77 TL olarak tespit edildiği, nizalı taşınmaza ilişkin olarak kadastro tutanağı düzenlenmediğinden ve davalar birleştirilse dahi her dava ayrı bir dava olma özelliğini muhafaza ettiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-6. maddesinin somut olayda uygulama olanağının bulunmadığı, belirlenen miktarın İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle istinaf kesinlik sınırı olan 5.880TL’nin altında kaldığı-
Verilen süre içerisinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verme yetkisinin bölge adliye mahkemesine ait olduğu-Masraf ve harcın süresinde yatırılmaması halinde dosyanın bölge adliye mahkemesince temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmeden Yargıtay' a gönderilmesi durumunda bu konuda bir karar verilmek üzere dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar verileceği-
Dava konusu taşınmazın, 25.07.2018 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokisinde (A) harfi ile gösterilen ve mahkemece kabulüne karar verilen 5.193,85 m2 kısmının dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 31.163,10 TL'nin ve (B) harfi ile gösterilip mahkemece reddine karar verilen 13.796.97 m2 kısmının dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 82.781,82 TL' nin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihinin 2022 yılı itibari ile kesinlik sınırının altında kaldığı-