Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği- Bizzat borçlu şirket yetkilisine tebliğ edildiği belirtilen satış ilanı tebligatındaki imzanın yetkiliye ait olmadığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece bu husus araştırılarak ve gerektiğinde tebligat mazbatasındaki imza üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise, tebliğin geçerli sayılacağı- Borçlu şirket yetkilisinin kendi nam ve hesabına açmış olduğu ihalenin feshi davası ile borçlu şirketin de satıştan en geç o tarihte haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçluya yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince usulsüz olduğu anlaşıldığından, bu durumda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşullarının bulunmadığı- Borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince takibin diğer borçlusu olan annesine yapıldığı anlaşılmakla, aynı Kanun'un hasma tebliğ yasağını düzenleyen 39. maddesi nedeniyle usulsüz olduğun- Mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin icra memurluğuna başvurarak, ödeme emri, takip konusu çek ve ödeme emrinin tebliğine ilişkin bütün tebliğ mazbatalarının fotokopilerini talep ettiği ve şikayet dilekçesinde sadece ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yaptığı ve 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığı ancak duruşmada 103 davetiyesinin tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü görülmekle, en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği tarihte takibi öğrendiğinin kabulü ile şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediğinin anlaşılması halinde tebliğ memurunun tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının tebligatın usulsüz olmasına neden olacağı- Usulsüz tebligat şikayetin kabulü halinde, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun, haciz sırasında hazır bulunduğu haciz zaptından anlaşıldığından, borçlunun icra takibine en geç bu tarihte muttali olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin bila ikmal iade edildiği, sonrasında da borçluya, usulsüz de olsa, herhangi bir ödeme emri tebliğinin yapılmadığı görülmekle yapılan tebligat yok hükmünde olduğundan, borçlunun öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulünün mümkün olmadığı-
Muhatabın, "işe gittiği" bilgisinin kimden alındığı belirtilmediği gibi, borçlunun tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği de tespit edilmeden yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Satış ilanı tebliği zorunluluğu yerine getirilmediğinden, bu hususun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- İhalesi yapılan, taşınmaz üzerinde ipoteği bulunan takip dışı bankanın icra dosyasına gönderdiği yazıda; “….satış tarihinde, alacak miktarının sorulmasını ve ipotek bedeli altında satışa muvafakatleri olmadığını...” bildirmesine rağmen, ihaleden önce, satış tarihi itibariyle bankanın alacak miktarının ve bu alacak miktarının ne kadarının ipotekle teminat altına alındığı hususunun araştırılmadan taşınmazın ihale edilmesinin ihalenin feshi nedeni olduğu-
İcra mahkemesinin evrak üzerinden inceleme yaparak, tebligatın usulüne uygun olduğunu tespit etmesi nedeni ile şikayetin reddine karar vermesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmak istnen tebligatta, haber bırakılan komşunun ismi yazılmasına rağmen; beyanı alınan komşunun kim olduğunun tespit edilmediği anlaşıldığından, tebligatın usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılmak istenen tebligatta, tebliğ mazbatasına, (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshasının adresin kapısına asıldığına ilişkin şerh düşülmediği, bu hali ile nüshanın kapıya asılıp asılmadığının belli olmadığı anlaşıldığından, yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
8. HD. 21.06.2017 T. E: 2015/8382, K: 9464-