Vekille takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğu- İcra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmesi gerektiği- İcra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gerektiği, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından" tebligatın Teb. K.'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair bir şerh verilmemesi durumunda, dağıtıcının tebliğ işlemini kendiliğinden Teb. K. mad. 21/2 uyarınca yapmasının kanuna aykırı olduğu- Tebliğ işleminin usulsüz olması durumunda, tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligat olduğu- Borçlu dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullansa da, borçlunun başvurusunun tebligat usulsüzlüğü şikayet olarak değerlendirilmesi gerektiği (HMK. mad. 33)- Tüzel kişiye ait adreste borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra yolu ile takipte borca itirazların icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan borca itirazların reddi gerektiği-
Sadece "ödeme emrinin iptali" talep edildiğinden, mahkemece, borçlunun dava dilekçesinde ileri sürdüğü bu şikayetin incelenmesi gerektiği-
Borçlu şirkete tebliğ edilen, şikayet konusu icra emrini içerir tebliğ mazbatasında tebliğin ne zaman yapıldığı belirtilmediğinden, anılan tebliğin usulsüz olduğu, mahkemece, borçlu şirketin usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, tebliğ tarihinin, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine üzerine, Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda, özetle; usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili karar verildikten sonra işin esasına girilmesi gerektiği yönünde verilen bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerine uygun şekilde usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle ödeme emrinin hangi tarihte tebliğ edilmiş sayıldığına ilişkin hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddianın tahkik edilmesi gerekeceği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "çarşıda" açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığından, anılan tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği'nde yazılı bulunan ilkeler uyarınca usulsüz olup, borçlunun muttali olduğunu beyan ettiği tarihten önce tebligatı öğrendiğinin de yazılı delille ispatlanamadığı, o halde mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin kabul edilerek 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; borçlunun bilinen adresine normal yolla bir tebligat çıkarıldığı ve bu tebligatın borçlunun taşındığından bahisle iade olduğu,sonrasında adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat gönderildiği ve bu tebligatta ' mernis adresidir T.K. 21 gereğince iade edilmemesi ihtar olunur' şerhinin de düşüldüğü anlaşıldığından, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usule uygun olduğunun kabulü gerekeceği, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilerek, şikayetin yasal 7 günlük süreden sonra yapıldığından bahisle süreden reddi kararı verilmesi gerekeceği-