İcra takibinden sonra menfi tespit davası açılmış olduğundan, İİK'nın 72/2. maddesi gereği icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceği- HMK'nın 209/1. maddesine göre daha özel hüküm niteliğindeki İİK'nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında ancak somut olayın koşullarına göre anılan maddenin 72/2. ve 3. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbire karar verilebileceği-
Takipten sonra açılan menfi tespit davasında ancak İİK'nun 72/3. maddesi hükmüne dayanarak HMK'nun 209. ve 170. maddenin kıyasen uygulanarak mahkemenin talebi kabul ettiği, işbu kararda usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı anlaşıldığı-
Kambiyo senedine dayalı icra takibinde, takibe dayanak senedin sahteliği nedeniyle açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına ilişkin dava-
Takip konusu senedin sahte olduğuna ilişkin dosya da herhangi bir delil bulunmadığı gibi yaklaşık ispatta hâkimin, ispat edilmek istenen olayı muhtemel görmesi gerektiği- Diğer bir ifadeyle, iddia edilen olayın doğru olma ihtimalinin, doğru olmama ihtimaline göre ağır basması gerektiği- Dosyada HMK 390.maddesi kapsamında "kesin ispat" koşulu sağlanıncaya kadar "yaklaşık ispat" koşulunu sağlayan bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu-
İhtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara karar aleyhine istinaf yoluna başvurulup başvurulamayacağı-
Takip konusu senedin sahte imza ile düzenlendiğine ilişkin dosyada, suç duyurusu dilekçesi vb. herhangi bir delil bulunmadığı gibi tam anlamıyla imza itirazının da olmaması nedeniyle, HMK'nun 390. maddesi kapsamında "kesin ispat" koşulu sağlanıncaya kadar "yaklaşık ispat" koşulunu sağlayan bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine, bu gerekçeyle karar verilmesi gerekirken, sahtelik iddiasına ilişkin HMK 209. madde hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin gerekçenin yerinde görülmediği-
Sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, menfi tespit davasının her ne kadar İİK'da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK'daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türü olduğu, olayda sahtecilik iddiasının bulunması, bu konuda yapılan ceza yargılaması sonucunda aksi yönde verilmiş ve kesinleşmiş bir hükmün bulunmaması nazara alındığında, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun görüldüğü-
Uyuşmazlık konusu icra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış olduğundan, İİK'nın 72/2. maddesi gereği icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceği; bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı- İhtiyati tedbir isteyen (davacı) taraf, icra takibine konu senetteki yazı ve müvekkili borçlu imzasının sahteliği iddiasıyla menfi tespit davası açıldığını, dolayısıyla HMK'nın 209/1. maddesi gereği teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, HMK'nın 209/1. maddesine göre daha özel hüküm niteliğindeki İİK'nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında ancak somut olayın koşullarına göre anılan maddenin 72/2. ve 3. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbire karar verilebileceği-
İhtiyati tedbirin ancak "uyuşmazlık konusu şey" hakkında verilebileceği, dava konusunu oluşturan sahtelik iddiası ile ilgili ihtiyati tedbir kararının verilmiş olduğu, buna karşılık davalıya ait taşınmazların dava konusu olmadığı, uyuşmazlık konusunu oluşturmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
İİK'nun 72.maddesinin menfi tespit davalarına ilişkin özel bir düzenleme olması, HMK'nun 209. maddesinin ise genel bir düzenleme olması karşısında; asıl olanın özel bir düzenleme niteliğindeki İİK'nun 72. maddesini esas almak gerektiği, ancak istisnai hallerde ise, HMK'nun 209. maddesini uygulamak gerektiği, istisnai hallerin kazuistik olarak sayılması mümkün bulunmamakta ise de, özellikle somut olayımızdaki gibi, sahtelik açısından açılmış bir dava bulunup bulunmadığı, tedbir kararı tarihinde sahteciliği gösterir delil ve emarelerin mevcudiyeti, bilirkişi raporu gibi hallerin bu kapsamda HMK'nun 209. maddesinin uygulanmasını gerektirir istisnai hal kavramında olduğu, bu halde; teminat alıp almama hususunun açıkça hakimin takdirinde olduğu gibi, yasada alınması gerekli bir teminattan da bahsedilmediği-