Somut olayda sahteciliğe yönelik açılmış bir ceza davasının bulunduğu, dolayısıyla HMK 209.maddesinin uygulanması gerektirir istisnai hallerin mevcut bulunduğu, bu nedenle Yerel Mahkemece tedbire itirazın reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik veya takdirde yanılgı bulunmadığı-
Kambiyo senedine dayalı icra takibinde takibe dayanak senedin sahteliği nedeniyle açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına ilişkin karara karşı davalının istinaf başvurusu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kambiyo senetlerinden olan bonoya ilişkin sahteciliğin tespiti ve ihtiyati tedbir talebine ilişkin olduğu- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 03/05/2016 tarihli kararına göre istinaf başvurusunu inceleme görevi 12, 13 ve 14 Hukuk Dairelerine ait olduğundan, görevsizlik kararı verilerek dosyanın iş bölümü nedeniyle görevli Daireye gönderilmesi gerektiği-
İcra takibinin HMK'nun 209. maddesi gereği teminatsız olarak durdurulması yönündeki tedbir talebinin esasen mahkemece reddedildiği, mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararının İİK'nun 72/3. maddesine dayalı olduğu ve alacağın %15'i oranında teminat karşılığında, icra dosyasına yatırılacak paranın dava sonuna kadar davalı alacaklıya ödenmemesine yönelik olduğu, işbu tedbirin dosya kapsamı ile uyumlu ve İİK'nun 72/3. maddesine uygun olduğu-
Takibe konu çekin, sahte ve tahrif edildiği ile zaman aşımına uğradığı iddiasıyla icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, mahkemenin HMK'nun 209. maddesi gereğince tedbir kararı verdiği, davalı petrol ofisinin itirazı üzerine mahkemenin; "davanın İİK 72.maddesine göre açılan menfi tespit davası olması ve özel düzenleme bulunması sebebiyle HMK 209 maddesine göre verdiği tedbir kararını İİK 72/3.maddesine göre %15 teminat mukabilinde icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi" şeklinde değiştirdiği, özel düzenlemenin genel düzenlemeden önce değerlendirilmesi gerektiği, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Ortaklar kurulu kararının sahteliği nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin davada, taraflar arasında daha önceden böyle bir sahtecilik eyleminin olmuş olması dava konusu kararın da sahteliğini hemen kabul etmeye imkan vermese de ortaklar arasındaki ihtilafın had safhada olduğu ve o karardan sonra da bir araya gelerek dava konusu ortaklar kurul kararını almalarının zor olduğu yönünde kuvvetli bir emare  oluşturduğu-  Dava konusu ortaklar kurul kararı resmi bir makamın katılımıyla geçerlik kazanan resmi bir belge olmadığına göre   imzanın davacıya ait olmadığı öne sürüldüğüne göre dava konusu kararın bu konuda bir karar verilinceye kadar herhangi bir işleme esas alınamayacağı- Benzer bir sahtelik iddiası daha önce kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla hükme bağlandığına göre; istinafa konu olayda HMK'nın 389/3. maddesindeki koşulların oluştuğu ve yaklaşık ispat yükümlülüğünün de yerine getirildiği- Davanın esası dava konusu ortaklar kurul kararının sahteliğinin ya da olmadığının tespiti ile nihai çözüme bağlanacağından, mevcut kararın yürütülmesinin önlenmesi yönünde verilen bir tedbir kararının davanın esasını çözen bir  karar olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği-
Davanın, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu- Sorunun, menfi tespit davası sırasında verilecek tedbir kararının HMK 209'a göre mi, yoksa İİK'nun 72/3 maddesine göre mi verileceği noktasında toplandığı- Menfi tespit davalarının İcra İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiş olduğu ve İİK'deki bu düzenleme daha özel nitelikler barındırdığından verilecek tedbir kararının İİK'nun 72.maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece bu yönde değerlendirme de yapılmış olup, yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddinin gerektiği-
11. HD. 17.04.2017 T. E: 1389, K: 2185
Yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK'nun 209.maddesinin uygulanması gerektiği, ancak alacaklı ve borçlu arasındaki hak ve menfaat dengesini gözetmek ve lehine tedbir kararı verilenden aleyhine kararı verilen kişilerin veya 3.kişilerin zararını önlemek bakımından teminat alınması gerektiği- 
Borçlunun başvurusu İİK’nun 170. maddesine dayalı imza itirazı olup, imzanın hükme esas teşkil edecek yeterli bilirkişi raporuyla borçlu şirket temsilcisinin eli ürünü olduğu anlaşıldığından itirazın reddedileceği-