Davacının talebinin dayanağı haksız fiil olduğundan, tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacağın likit olmadığı ve bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Kurum zararı nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı- Davaya konu işlemleri nedeniyle davalılar hakkında açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- İtirazın iptali davasında davacının genel hükümler kapsamında ispat hakkı bulunduğu, ceza dosyası, teftiş raporu, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre, davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılırsa diğer takip dosyası ve hükümle tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl alacağa yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edildiği halde, mahkemece, talep aşılarak asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu, talepten fazlasına karar verilemeyeceği, dava dilekçesinde talep edilen müddeabih kapsamına girmeyen faiz yönünden de takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu- Haksız fiilden kaynaklanan borçlarda uygulanacak faiz kural olarak yasal faiz olduğu- Dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacağın likit olmadığı ve bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisinin doğru olmadığı- Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiş olduğundan, bu değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmadığından,28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmadığı-
Kefilin "sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı" şeklindeki iddiasını icra takibine itiraz sürecinde ileri sürmek zorunda olmadığı- İtirazın iptali davasındaki iddia ve savunmaların, icra takibine yapılan itirazlar ile bağlı olmaksızın ileri sürülebileceği-
Kefalet sorumluluğu nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi-
Emtia nakliyat sigorta poliçesine dayalı alacağın rücuan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi-
Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinin amir hükmüne rağmen davacının talebi aşılarak, 23.000 YTL ( YTL=TL) asıl alacak ve 8.251,64 YTL işlemiş faize karar verildiği- Bu hususun davalı tarafından sarahaten temyize getirilmese dahi re’sen dikkate alınacak bir bozma sebebi olduğu- Kabule göre de, dava, davalı A. Ö. Ş. yönünden kısmen kabul edildiği halde, reddedilen kısım yönünden bu davalıya yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru görülmediği-
Tacir olmayan tarafın, davacının ticari defterlerinin münderecatını kabul edebileceği; bu halde taraflardan birisinin ticari defterlerindeki kayıtların esas alınarak sonuca gidilebileceği- Davalı tacir olmadığı gibi, davacının sunduğu defterlerin delil olamayacağı itirazında bulunduğu; davacı şirket defterlerindeki ödemeye ilişkin kayıtların esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğu-