Sanıklar A.K’nin 21.06.2016 havale tarihli yazılı savunmasında borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını, şirket yetkilisinin A.Ç olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında ve Ticaret Sicil Gazetesinin 17.12.2010 tarihli sayfasında sanığın ortaklıktan ayrıldığının, 24.04.2013 tarihli sayfasında ise sanıklardan A.Ç’nın şirket ortaklığına getirildiği görülmekle, Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden müzekkere yazılarak borçlu ticaret şirketinin yetkilisi tespit edildikten sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği-
Sanığın adına kayıtlı gayrimenkullerin araştırılıp, değerlerinin tespit edilmesi, mevcut gayrimenkullerin borcu karşılamaya yetip yetmeyeceğinin, gerekirse bilirkişi marifeti ile tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Sanık adına çıkartılan davetiyenin tebliğ edilemediğinin anlaşıldığı, bu haliyle sanığa İİK'nun 349. maddesinde belirtilen duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda karar verileceğinin ihtarını içerir davetiye tebliğ edilmeksizin yokluğunda yargılama yapılmak suretiyle savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında TCK. mad 53uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 T. 140/85 s. kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu olduğu-
B. eden ve kendilerini vekil ile temsil ettiren sanıklar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücreti tayin edilmesinin gerektiği-
Borçlu şirketin ticaret sicilinde belirtilen adresine Tebligat Kanunu mad. 35 uyarınca ödeme emri tebligatı yapılmasının ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği ve eylemin ticaret siciline kayıtlı adreste yapılan haciz ile öğrenildiğinin kabulü ile, kayıtlı olunan vergi dairesi müdürlüğünün yazısıyla mükellefin adreste bulunmadığının tespiti sonucu re'sen terk çalışmalarının başlatılmış olduğu anlaşıldığından, sanığın mahkumiyeti yerine, üç aylık şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 349/5'deki özel düzenlemeye rağmen, sanığa CMK’nun 176/2 ve 98/2. maddelerindeki şerhi içeren duruşma davetiyesi tebliği ile yetinilmesinin hatalı olduğu-
B. eden ve kendisini vekille temsil eden sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmemesinin yasaya aykırı olduğu-
Borçlu şirkete ait ticari defterler ve kayıtlar bulunduğu yerden temin edilerek ve söz konusu çeklerin ödenip ödenmediği hususu ilgili bankalardan sorularak , üçüncü şahıs Ltd. Şti’ne ait ticari defter ve kayıtlarla karşılaştırmalı olarak bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, inceleme ve karşılaştırma sonucu, borçlu şirket ile üçüncü şahıs arasında kesinleşmiş ve muaccel bir alacak ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiden aldırılacak bir rapor alınması gerektiği-
B. eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesinin gerektiği-
Yetki belgesi ibraz ederek ve müşteki vekili olarak duruşmaya katılan stajyer avukatın duruşma zaptına sehven sanık vekili olarak yazılmasıyla şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu-