Bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, takibin kesinleşme tarihi suç tarihi olarak kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Şikayetçi vekilinin, 26/03/2014 havale tarihli şikayet dilekçesinde, İİK'nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı Kanun'un 89/4. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunması karşısında, mahkemece, İİK'nın 89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü gözetilerek, Harçlar Kanunun 32. maddesinde yer alan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek, nisbi peşin harç tamamlanmamışsa tamamlattırılıp, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken bu konuda hüküm kurulmamasının isabetsiz olacağı-
Şikayetçi tarafa usulüne uygun duruşma davetiyesi tebliğ edilmeden, yargılamaya devamla 28/02/2019 tarihli duruşmaya katılmadığından dolayı İİK’nın 349. maddesi gereğince yazılı şekilde şikayet hakkının düşürülmesi kararı verilmesinin yerinde olmadığı-
Birleştirilen dosya ile ilgili sanıklar hakkında karar verilmeksizin hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu-
Şikayete dayanak icra takip dosyasında borcun ödenip ödenmediği hususunun icra dosyasında tespiti gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Şikayetin dayanağını oluşturan icra takibinin doğrudan şirket yetkilisi hakkında başlatıldığı, borçlu şirket hakkında başlatılmış bir icra takibi bulunmaması nedeniyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği-
12. HD. 22.10.2019 T. E: 6435, K: 15384-
B. kararı verilmesi gerektiği halde, mahkemece hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu-
İlamlı icra takibinde hukuki sonuç doğurması bakımından ilamda yazılı borçlu vekiline tebliğat yapılması yasal ise de ceza hukuku bakımından cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçluya değil de borçlu vekiline icra emri tebligatının, cezai sorumluluk açısından hukuki sonuç doğurmayacağı-
Borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmadıkları anlaşılmakla unsurları oluşmayan suçtan sanıkların beraati yerine mahkumiyet kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğu-