Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davada, Türk vatandaşlığını kaybeden yasal mirasçının hangi ülke vatandaşı olduğu tespit edilerek mensubu bulunduğu ülke ile murisin ölüm tarihi (mirasın intikal tarihi) esas alınarak karşılıklılık mevcut olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Suriye uyruklu bütün özel ve tüzel kişilerin Türkiyede bulunan taşınmaz ve kişisel eşyası hariç taşınır malları ile bütün hak ve menfaatlerine 28.05.1927 tarihli ve 1062 sayılı Kanun hükümleri gereğince H.. H..ce elkonulduğu- Suriye uyruklu murisin taşınmazları mirasçısı Türk vatandaşı olsa dahi ona intikal etmeyeceği, sadece emanete alınan bedelleri Türk vatandaşı olan mirasçısına verileceği- Suriye uyruklu muris 01.10.1966 tarihli, 6/7104 sayılı Kararnamenin yürürlüğünden sonra vefat ettiğinden ve bu murisin mallarına devletçe hukuken elkonulmuş olduğundan mirasçılık belgesinde hak ehliyeti yönünden bu kararnameye işaret edilmek suretiyle verasetin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacının, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisinin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu; bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisinin mirasçısı olmadığının tespiti gerekeceği-
Davanın, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin olduğu-  Mirasçılık belgesinin, mirasçıların murisle soybağı ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belge olduğu- Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yoluyla görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de hukuki yarar bulunması koşuluyla bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yoluyla görülüp sonuçlandırılmasının da mümkün bulunduğu- Kanunlarımızda dava ister hasımlı isterse hasımsız olarak açılsın mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilebileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, hal böyle olunca mahkemece duruşma yapılmasının zorunlu olduğu gözetilerek öncelikle tensip yapılarak duruşma günü belirlenmesi, duruşma gününün ihtarlı davetiye ile davacıya bildirilmesi, duruşmada dava dilekçesi okunduktan sonra davacıdan davasının ve varsa delillerinin sorulması, göstereceği delillerin toplanması, davanın re'sen araştırma prensibine tabi olduğu gözetilerek murisin altsoyu dahil mirasçı olabilecek kişilerin tümünün sağ olup olmadıklarını gösterecek şekilde nüfus aile kayıtlarının eksiksiz olarak getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
TMK'nun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceğinin açıklandığı- Çekişmesiz yargıya tabi davalarda re'sen araştırma prensibinin egemen olduğu- Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebileceği veya ortadan kaldırılabileceği- Somut olaya gelince; mahkemece yetki belgesine istinaden mirasçılık belgesi istenen H.. K..'ın (Ü.) nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğündeki arşiv kayıtları ile geçit hakkı kurulması davasına konu taşınmazın tapu kaydı ve tespitine esas alınan kayıt ve belgelerin getirtilerek incelenmesi, gerekirse tapulama tutanağında bilirkişi olarak adı geçen kişilerin tanık olarak dinlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Terekenin tespiti ve defter tutulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda mahkemece, murise ait tüm malvarlığının belirlenmesi amacıyla yazılan yazı cevapları beklenmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlemin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekeceği, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralının, kanunun amacına uygun olarak kullanılması, davanın reddi için bir araç sayılmaması gerekeceği, bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin (kime kalacağının)'da gösterilmesi gerektiği- Yasal mirasçının mirası ret durumu nedeniyle, murisin yasal mirasçı sıfatını kaybetmiş olduğu ve bunun miras payının altsoyuna intikal etmiş olduğu, böylece murisin mirasının (6) pay kabul edilerek "(2) payın kızına, (1) payın mirası reddedenin kızına, (1) payın mirası reddedenin oğluna, (1) payının murisin önceden vefat eden oğlunun kızına, (1) payının murisin önceden vefat eden oğlunun kızına aidiyetine" şeklinde karar oluşturulması gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, çelişkili iki ayrı veraset ilamının bulunduğu açık olduğundan; yanlış olan veraset ilamının iptali için davacıya ilgili mahkemesinde dava açması için yetki ve süre verilmesi, alınacak doğru veraset ilamına göre taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümünün, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, miras bırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesine ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlı olduğu-