Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisinin kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunacağı, nüfus kayıtlarının belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturacağı, bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatının kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi olmadığı, hakimin çekişmesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabileceği-
Genel hüküm niteliğinde bulunan TMK'nın 598/1 maddesinde veraset belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesinin öngörüldüğü- HMK'nın "çekişmesiz yargı işleri" başlığını taşıyan 382/2-c maddesinin 6. bendine göre mirasçılık belgesi verilmesinin sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği ve çekişmesiz yargı kapsamında kaldığı- Veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği kaldı ki veraset belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığı da bir gerçek olduğu-
Çekişmesiz yargıya tabi ve mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davada kesin süreden bahsedilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, zira mirasçılık ilişkisinin her türlü delille kanıtlanabileceği, gerekirse tanık beyanları da alınmak suretiyle ölü olduğu ileri sürülen kişinin kim olduğunun araştırılarak sonucuna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin açılan davada, mahkemece öncelikle davacının göstereceği tanık dahil tüm deliller toplanarak ve zabıta araştırması yapılarak, Tapu Müdürlüğünden T.'e ait tapulu taşınmazlar olup olmadığı sorularak, murisin eşi Behiye'den başka mirasçısının olup olmadığı tespit edildikten sonra 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 444. maddesi hükmü de dikkate alınarak murisin mirasçılarının ve miras paylarının belirlenmesi gerektiği- 
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacının, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için miras bırakanın öldüğünü ve ölüm tarihini, mirasbırakan ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu, bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekeceği-
TMK. mad. 575 gereğince miras ölümle açıldığı gibi aynı Kanunun 30. maddesi hükmüne göre de doğum ve ölümün, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunacağı, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille ispat edilebileceği-
Mirasçılık belgesinin verilmesi davalarında kesin yetki kuralının söz konusu olmadığı; mirasçılık belgesinin, murisin yerleşim yeri ya da nüfusa kayıtlı olduğu yer gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Adli Yargı Teşkilatı bulunan tüm adliyelerden her zaman alınabileceği ve aksinin her zaman ispat edilebilecek hasımsız belgelerden olduğu-
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile imar uygulamaları nedeniyle bedele çevrilen karşılığın davacıya aidiyetinin tespiti isteğine ilişkin olup, belirtilen davalılar mirası reddettiklerinden davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın bu kişilere karşı yöneltilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle davacı tarafa muris ile ilgili mirası reddeden mirasçıların durumu da gösterilmek suretiyle yeni bir mirasçılık belgesi alınması için yetki ve süre verilmesi ve davanın alınacak yeni mirasçılık belgesine göre mirasçı olan kişilere karşı yöneltilmesi gerektiği- Davacı vekilinin, kimlik tespitli dilekçesiyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin karar yönünden alacaklarından feragat ettiğini bildiren dilekçesinin de nazara alınması gerektiği-
TMK. mad. 30 uyarınca doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mirasçılar arasında görülen davalarda terekeye temsilci tayini gerekmeyeceği-