15.05.1999 tarihli anlaşma ve taksim senedi ile murislerin terekesinin mirasçılar tarafından taksim edildiği, dosya içerisinde mevcut mirasçılık belgelerine göre, murislerin adı geçen ve taksim senedini imzalayanlar dışında da mirasçıları olduğu anlaşıldığından paylaşım sözleşmesine tüm mirasçıların katılmadığı, bu nedenle geçerli ve yöntemine uygun bir biçimde yapılmış bir paylaşımdan söz edilemeyeceğinden miras taksim sözleşmesinin geçersizliğinin tespitinin kabulünün gerekeceği-
Mirasçılar arasındaki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 676 da dikkate alınarak tarafların müşterek murisi adına kayıtlı söz konusu taşınmaz yönünden ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş ise de, bu taşınmaz hakkında taraflar arasında 24.11.2000 tarihli taksim sözleşmesi bulunduğu anlaşıldığından, bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği- 
Ortaklığın giderilmesi isteği-Mirasçılar arasında imzalanan miras taksim sözleşmesi murise ait tüm taşınmazları kapsamakta olup, bu sözleşmeyle elbirliği mülkiyeti sona erdiğinden ortaklığın giderilmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın kabulünün doğru olmadığından hükmün bozulması gerektiği-
Elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi (miras taksim sözleşmesi) yapmış iseler bu sözleşmeyle elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamayacakları,murisleri hayatta iken tüm mirasçıların katılımıyla miras taksim sözleşmesi düzenlendiği, murisin de sözleşmeyi imzalayarak onayladığı, dava konusu taşınmazın da miras taksim sözleşmesi kapsamında olduğu anlaşıldığından ortaklığın giderilmesi davasının reddinin gerektiği-
Dava, TMK'nun 676 maddesine dayalı miras taksim anlaşmasından kaynaklanan iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Taşınmazlar tapuda ortak muris üzerinde kayıtlı olup taksime ilişkin yazılı bir belge sunulmadığı, TMK'nun 676 maddesine göre, tapuda kayıtlı taşınmazın malikinin mirasçıları arasında yapılan taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ile ve yazılı şekilde olması gerekeceği, açıklanan bu şekil geçerlilik koşulu olup geçersiz bir taksime dayalı olarak istekte bulunulması da mümkün olmadığı-
Mirasçılar arasında yapılmış geçerli bir taksim sözleşmesinden bahsedebilmek için bu paylaşmanın muris tarafından değil murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımıyla yazılı olarak yapılması gerektiği, dosyaya ibraz edilen belgelerden davacı tarafından taksim sözleşmesinin varlığı kanıtlanamadığından, mahkemece, taksim sözleşmesinin varlığı ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru görülmediğinden, bu sebeple hükmün bozulması gerektiği-
TMK'nın 676. maddesi uyarınca mirasçıların aralarında payların oluşturulması ve fiilen alınması için paylaştırma sözleşmesi yapabilirleceği, sözleşmenin geçerli olması için yazılı şekilde yapılmasının yeterli olduğu- Tüm mirasçıların katıldıkları ve yazılı şekilde yapılmış paylaşma sözleşmesinin geçerli olup tarafları bağlayacağı- Uymayan taraf hakkında diğer taraf sözleşmenin gereğinin yapılmasını temin için mahkemede istekte bulunabileceği ve bu konuda dava açabileceği- Paydaşlar miras taksim sözleşmesi yapmış iseler, bu sözleşme ile elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamayacağı-
Ortaklığın giderilmesini ilişkin davada, davalının dayanağı olan miras taksim sözleşmesinin murisin terekesine ilişkin olduğu, davaya konu taşınmazların paydaşın terekesiyle ilgisinin bulunmadığı anlaşılmış olup, ayrıca sözleşmede, TMK'nın 698/1. maddesine göre paydaşa ait taşınmazların paylaşılmasına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi paylı malın sürekli bir amaca özgülenmesi de söz konusu olmadığından; mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlarda murise ait payların, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine karar verildiği, davanın açıldığı tarihten önce tapuda yapılan intikal işlemi ile taşınmazdaki miras ortaklığının sona erdiği, taşınmazdaki mülkiyet durumunun paylı mülkiyete dönüştürüldüğü, tapu kaydına da yansıtıldığından bu işlemin miras payının devrine ilişkin 1979 tarihli sözleşmenin tadili ve sözleşmeden dönme niteliğinde olup mahkemece bu sözleşmeye dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerektiği- 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas,1939/47 karar sayılı YİBK'na göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda tarafların verdiklerini geri alabilecekleri, harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerektiği, sözleşmede nakten ödendiği belirtilen satış bedeli tutarının, ödeme tarihinden itibaren belirlenen tefe-tüfe endeksleri ile altın ve döviz fiyatları, memur maaş kat sayıları ve benzeri ekonomik etkenler gözetilerek satış tarihinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, isteğin ve fazlaya ilişkin hakların gözönünde tutulması, bu yönde tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın tomarı ile birlikte bir mali müşavir, bir bankacı ve bir mülk sahibinden oluşan bilirkişi kuruluna verilmek suretiyle yapılan açıklamalar doğrultusunda geçersiz sözleşmeye dayalı alacağın uyarlanması sonucu miktarın belirlenmesi, uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor sunulmasının istenmesi, ondan sonra bedel konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-