Tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin davada, davanın görülebilirlik koşulu olarak terekeye temsilci atanıp, ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı tarihte mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınıp, ehliyetli olduğunun saptanması halinde ise hile hukuksal nedeni üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
1. HD. 25.05.2017 T. E: 2267, K: 2913-
Tereke temsilcisi atanması için açılan davada miras bırakanın terekesine temsilci  atandığı gözetilmeksizin ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın, murisin oğlu dışındaki mirasçıları tarafından murisin gelini aleyhine açıldığı; dava dışı mirasçının, davaya dahil edilse bile, açılan davaya muvafakat göstermediği, böylece taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceğinden, murisin miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekeceği-
Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olduğu- Kentsel dönüşüm projesi kapsamında yapılan sözleşmeye dayanarak murisine tahsis edilen yerden haksız çıkartıldığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacı dışındaki diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, veya muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerektiği-
İktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı ve bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği- Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkelerinin 8.11.1991 tarih l990/4 esas 1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edildiği ve bilimsel görüşlerin aynı doğrultuda geliştiği- Davacının miras payına hasren açtığı davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, toplanan ve toplanacak deliller nazara alınmak ve davalıların iyiniyet savunmaları da incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; anılan hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mirasçılardan her birinin, terekedeki hakların korunmasını isteyebileceği- Dayanak takibin konusu ipotekten kaynaklanan para alacağı olduğundan, TMK. mad. 641 gereğince, mirasçılar murisin borçlarından müteselsilen sorumlu olduğu ve alacaklının müteselsil borçluların birinden, borcun tamamını isteyebileceği ve  her bir mirasçının şikayetin reddine ilişkin hükmü temyiz etmekte menfaatinin bulunduğu- Borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipte, icra emrinin müteveffa borçluya tebliğ edildiği tarihe göre, alacaklı, İİK. mad. 150/e gereğince, iki yıllık sürede satış talebinde bulunulmadığından, takibin düşmüş olduğu ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğu-
11. HD. 17.01.2017 T. E: 2015/12328, K: 302-
Mirasçılar arasında mecburi takip arkadaşlığı bulunduğundan, , tüm mirasçıların takipte yer alması gerektiği-
Mahkemece; tereke kapsamında kalan ipotek alacağına ilişkin takipte tüm mirasçılar alacaklı olarak yer alması gerekirken bu husus gözardı edilmek suretiyle takip yapılmasının mümkün olmadığından bahisle itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekeceği-