Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu, şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğunun olduğu, nitekim, TMK'nın 702/2. maddesinin de bu yönde açık hüküm getirdiği, ancak, açıklanan kuralın yargısal uygulamada kısmen yumuşatıldığı, bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiğinin kabul edildiği-
Yargılama sırasında davacının vefat etmesi halinde mirasçılardan vekaletname ibraz edilmesi veya mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanması suretiyle taraf teşkili sağlanması mümkün olduğu gibi, TMK.'nun 640. maddesi gereğince terekeye mümessil tayin ettirilerek davacının mümessil huzuru ile görülmesinin sağlanması suretiyle de taraf teşkilinin mümkün olduğu-
Davacının mirasçıları yönünden elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, mirasçılardan bazılarının davaya muvafakat ettiklerini bildirdikleri, diğer mirasçıların ise bu yöne ilişkin olumlu ya da olumsuz bir beyanda bulunmadıkları, bu durumda davaya muvafakat etmeyen dava dışı ortakların bulunduğunun anlaşıldığı, o hâlde, miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği, hâl böyle olunca; taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacılardan biri yargılama sırasında ölmüş olup, ölen davacının terekesinin elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete tabi olduğu ancak mirasçılardan birinin davaya onay vermediğini bildirdiği, o hâlde, ölen davacının miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği- Asıl davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalıların adlarına kayıtlı taşınmazlar bakımından davacıların miras paylarına isabet eden dava değeri üzerinden, harç, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, mecburi dava arkadaşlığı olmadığı halde birlikte sorumlu tutulmaları doğru olmadığı gibi; ölen davacının miras payı yönünden 6100 Sayılı HMK 297/2. maddesi ve hakimin doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının ve davaya muvafakat vermeyen mirasçının gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin davada dava dışı kalan mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması ya da miras şirketine TMK. mad. 640 uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerektiği-
Davacı tanığı olarak dinlenen dava dışı vekilin beyanından dava konusu devirlerin bedelsiz olduğu, bedelli olduğu kabul edilse bile temlik ettiği tarih itibariyle taşınmazların akit bedeli ile gerçek değerleri arasında bariz fark olduğunun keşfen saptandığı, dosya kapsamı ile temliklerin davacılar ve dava dışı mirasçının muvafakatine dayalı olarak yapıldığının davalı tarafça kanıtlanamadığı, ayrıca mirasçılar arasında yazılı bir taksim sözleşmesinin bulunmadığı ve böylece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varıldığı, hâl böyle olunca, asıl davanın kabulüne karar verilmesi, birleştirilen davada ise davaya katılmayan ortağın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve bu zorunluluk giderilirse davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte yürütülmesi gerekliyse de, mirasçıların aynı zamanda davalı olması sebebiyle menfaat çatışması bulunduğundan, mahkemece, terekeye temsilci tayin ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Tereke adına takip edilecek olan davada tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanmasının veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesinin zorunlu olduğu-
TMK'nun 640.maddesi uyarınca; mirasbırakanın ölümü ile miras, mirasçılara geçmekte ve miras üzerinde de iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin cereyan etmeye başladığı, bu mülkiyet rejiminde mirasın bütünü mirasçıların tamamına ait olmakla tüm haklardan oluşan tereke üzerinde iştirak halinde ortaklık devam ettiği sürece mirasçıların bağımsız paylarının ve tasarruf haklarının bulunmadığı, tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri suretiyle veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekeceği-
Ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkin davada, davacılar ve davalı dışında başkaca mirasçısının bulunduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği-