Dosya içerisindeki tapu kayıtlarının incelenmesinden dava konusu taşınmazda davacının babası ve annesinin 1/2' şer hisse ile paylı malik oldukları, davacının annesinin ................ tarihinde ölümü ile birlikte davacının diğer mirasçı ile birlikte elbirliği halinde taşınmazda paydaş olduğu, dolayısıyla davacının dayandığı payın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu anlaşıldığından, mahkemece, Dairemizin ilkeleri gereğince diğer elbirliği halindeki paydaşların davaya muvafakatlerinin sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde terekeye temsilci atanması için davacı tarafa uygun süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının yargılama sırasında, ............. tarihinde, evli ve çocuklu olarak öldüğü nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığından, yargılama sırasında ölen davalının veraset ilamının temini ile mirasçılarının davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, davacı ... ...'ın önalım hakkını kullanmasında dayanağı olan 13/108 payın diğer elbirliği ortakları ... ..., ... ... ve ... ...'ın da davaya dahil edilmek suretiyle muvafakatlerinin alınması; ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa, dava dışı önceki elbirliği ortakları ... ... (... kızı), ... ..., ... ... ile davacı ...'ın paylarını diğer elbirliği ortaklarına temlik ettikleri de göz önüne alınarak, muris ... ... terekesine temsilci atanması için dava açmak üzere davacıya uygun bir süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davanın, ön inceleme aşamasında, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda ve Bölge Adliye Mahkemesince farklı olarak nitelendirildiği, davacının temyiz dilekçesinde ehliyetsizlik iddiasının araştırılmadığını belirttiği, davacı tarafından dava dilekçesinde, çekişme konusu taşınmazların tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescili ve maddi zararın tazmini isteği dışında hangi hukuki sebebe dayanıldığının açıkça anlaşılmadığı, ayrıca davalı mirasçılar ...... ve ........ dışındaki diğer davalılar adına tapu kaydı bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacıya dayandığı hukuki sebebin açıklattırılması, davada dayanılan hukuki neden veya nedenlere göre iddiaların önem sırasıyla incelenmesi, mirasçılar arasında açılan pay oranında iptal-tescil istekli davanın dinlenme olanağı bulunduğu da gözetilerek, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil isteği ile açılan davada, yargılama sırasında istek bedele dönüştürse de, temlik konusu alacak mülkiyet hakkından kaynaklanmakta olup, bir alacağın devri söz konusu olmadığından, sunulan alacağın temliki sözleşmeleri ile ek temlik sözleşmesinin, dava konusunun devri niteliğinde olmayıp, dava hakkının devri niteliğinde olduğu- Davacıların elbirliği mülkiyet şeklinde malik oldukları hakla ilgili olarak her birinin payı oranında 3. kişilerle yaptıkları temlik sözleşmelerine değer verilemeyeceği- Yalnızca davacılar yönünden bedele hükmedilmesi gerekirken, temlik sözleşmeleri uyarınca temlik alanlar yönünden de bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu-
HMK'ya göre; taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği, bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği- Dava açıldıktan sonra vefat eden davacının vefatından sonra, yargılamaya devam edilebilmesi için, mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde; tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması konusunda davacı vekiline süre tanınarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece veraset belgesi getirtilerek anılan davacıdan başka mirasçıların bulunması halinde diğer mirasçıların HMK'nın 59 ve 60. madde hükümleri uyarınca davaya dahil edilmeleri ve asil olarak katılmaları halinde davaya onaylarının alınması ya da dava dışı diğer mirasçıların davayı açan vekile usulüne uygun şekilde vekaletname vermelerinin sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde terekeye temsilci atanması için davayı takip eden davacı ...’a süre verilmesi ve tayin edilecek tereke temsilcisi marifetiyle davanın yürütülmesinin sağlanması, davayı açan mirasçı tarafından diğer mirasçıların davaya muvafakatlarının alınması için davaya dahil ettirilmemesi ya da diğer mirasçılarca davayı takip eden vekile verilmiş vekaletnamelerin sunulmaması ya da davayı açan anılan mirasçının terekeye temsilci atanması için dava açmaması durumunda davanın aktif taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, ecrimisilin bölünebilir hak olduğu ve elbirliği mülkiyetinde ortaklardan herhangi birisinin kendi payına hasren talepte bulunabileceği de gözetilmek suretiyle işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerektiği- Muvafakatın duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabileceği; ancak bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verileceği- Somut olayda; dava konusu taşınmazdaki davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu olduğu için davacının tereke adına dava açtığı gözetilerek davada iştirakin sağlanması gerektiği-
Miras bırakanın davacı dışında mirasçılarının bulunduğu veraset ilamıyla sabit olduğundan, davada yer almayan ortakların (mirasçıların) olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekeceği- Mirasbırakan, kadastro tespitinden sonra öldüğüne göre 3402 Sayılı Yasa'nın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü süre uygulanamayacağından, hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-