Davalının genel sekreterlik görevine atanması öncesinden geçirdiği soruşturmalar ve hakkında açılan davalar ile genel sekreterlik görevi sırasında yaptığı disiplin cezası gerektiren eylemleri gözetildiğinde genel sekreterlik görevinden alınmasında hukuka aykırılık bulunmayıp, işlemlerin kin ve nefrete dayanmadığı, hukuki kılıf uydurulmasını gerektiren bir durum bulunmadığı, hukuksuz davranış teklif edildiğine ilişkin herhangi bir delil mevcut olmayıp, dava konusu dilekçelerde yer alan ve yukarıda özetlenen sözcüklerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunun kabulü gerekeceği-
Davacının Van'da görev yaptığı gün ile yayının yapıldığı gün arasında geçen süre, soruşturması sonuçlanmış olduğundan güncelliği bulunmayan iddiaların yeniden gündeme getirilmiş olması nedeniyle dava konusu haberin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu-
Manevi tazminat için, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmasının gerekeceği-
Yayın gününde yürürlükte bulunan 5187 sayılı Basın Yasası'nın 13/1. maddesi gereğince, basılmış eserler yolu ile gerçekleştirilen eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararlardan dolayı, süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi ortaklaşa ve dayanışmalı olarak (müştereken ve müteselsilen) sorumlu olup hukuki sorumlular arasında sorumlu yazı işleri müdürü bulunmadığı-
Taraflar arasındaki mesajların karşılıklı olduğu, davalının kendisine gelen mesajdan hemen sonra duyduğu tepki nedeniyle, sadece davacıya gönderdiği mesajın açıklık (aleniyet) kazanmadığı, mesajda yer alan sözlerin de eleştiri ve tepki sınırları içinde kalıp davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı-
Raporda yer alan bilgilere dayanılarak yapılan haber nedeniyle davalının, davacıya yönelik olarak "seni yalancılıkla itham ediyorum" biçiminde sözler söylemesi onun kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Davacının "...kazanova ve pavyondan çıkmış..." olarak nitelendirilmiş olmasının, konu ile ifade arasında bulunması gereken düşünsel bağı kopardığından davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun benimsenmesi gerekeceği-