Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimli olup, tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çevrelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteğinin reddi gerekeceği-
Davacı çeşitli ameliyatlar-geçirmiş ve uzun süre tedavi altında tutulmuş olup; ayrıca vücudunda az da olsa ellerini kullanmada kalıcı arıza oluşmuş olduğundan; böyle bir sonucun davacı babanın da çocuğunun geleceğine yönelik istem ve beklentilerinin gerçekleşmeme endişesi yaratacağından sosyal kişilik değerlerinin bu yönden de saldırıya uğradığı-
Sicil raporunun idare mahkemesince iptal edilmiş olmasının başlı başına tazminatı gerektirmeyeceği-
O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basının sorumlu tutulmamasının gerekeceği-
Dava konusu yayının, görünür gerçeğe uygun olduğu, davacının daha önceki isnatlarına karşı cevap ve savunma niteliğinde olduğu ve kişilik haklarına saldırı bulunmadığı-
Yayında yer alan fotoğraflar ve davacıların boşanması dikkate alındığında, haberin bu hali ile görünürdeki gerçeğe uygun olduğu ve kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Yargı kararının süresi içinde uygulanmamasının kişisel kusur için yeterli sayılacağı-
Davalılar mahkeme kararının uygulanması gerektiği tarihten çok sonra Rektör ve Dekan olarak atanmış olup, göreve geldikten sonra yargı kararını yerine getirmek amacı ile Yükseköğretim Kurulu'na başvurup gelen cevaba göre işlem yapmışlardır ve bu işlemler prosedüre uygun olup yargı kararının uygulanmaması sonucunu doğurmadığından davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri olduğundan, kişilik hakkının aile ilişkilerini de kapsayacağı-
Yazı okuyucuyu bilgilendirmeye yönelik olup, disiplin soruşturması kapsamındaki bilgilere yer verildiği ve görünür gerçek kapsamında olduğundan haberin veriliş biçiminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği-