Davalının icra takibine konu söz konusu aylara ilişkin kira bedellerini 30 günlük yasal sürede ödeme yeri olan banka hesabına ödediği anlaşıldığından, temerrüt olgusunun gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği- Asıl kira borcunun ferilerinin (faiz ve icra masrafları tutarı) yatırılmamasının temerrüde esas alınamayacağı-. Davalı borçlu ödeme emrinin tebliği üzerine 30 günlük yasal ödeme süresi içerisinde kira borcunu ödediğinden temerrüt olgusunun gerçekleşmemiş olduğu-
Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemişse de, tahliye istemli davada dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya usule uygun olarak tebliğ edilmiş ve davalı savunma yapmamış olduğundan, davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekeceği- Bu tarih itibariyle, borçlu, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından, yapılan tebligatın kesinleşmiş olduğu- İcra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamayacağı- Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunmadığından borçlunun temerrüdünün gerçekleşmiş olduğu ve mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesi ve yan giderlere ait ödeme belgelerinin ödeme emri ile birlikte davalı borçlulara tebliğ edilmemesinin icra takibine engel teşkil etmeyeceği, dava konusu kira alacağı ile yan giderlerinin rücuen tahsili istemi hakkında işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Otuz günlük ödeme süresi verilmeyen ödeme emrine dayalı olarak açılan davada temerrüt koşullarının gerçekleşmediği, tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı-
Başlatılan takip sonucu gönderilen ihtarlı ödeme emrindeki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün olmamakla birlikte, ihtarın tüm mirasçılar tarafından gönderilmediğinden hukuki sonuç da doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ihtarlı ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemeyeceği-
Davanın dayanağının İİK 269/c maddesine dayalı itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkin olduğu, durum böyle olduğu halde, mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi ile birlikte, itirazın kaldırılması istemi yönünden bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
İİK.nun 269.maddesinin göndermesi yoluyla uygulanması gereken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 315/2. maddesinde öngörülen 30 günlük ödeme süresi dolmadan ve henüz temerrüt gerçekleşmeden tahliye istenemeyeceği-
İ.İ.K.'nun 269/2. maddesi hükmüne göre borçlunun itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı, İİK.'nun 63. maddesine göre de davalı borçlunun itiraz sebeplerini değiştiremeyeceği, genişletemeyeceği, davalı borçlu itirazında kiracılık ilişkisini inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Borca itiraz eden davalının takibe konu kira bedellerinin ödendiğini İİK.nun 269/c maddesinde sayılan belgelerle ispatla yükümlü olduğu, bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, alacağın varlığının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-