İpotek veren üçüncü kişi şirketin ipotek resmi senedinde yer alan adresten farklı bir adrese takibe dayanak ihtarnamenin tebliğe çıkarıldığı, muhatabın taşındığından bahisle iade edildiği, usulüne uygun yapılmış bir hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından bu borçlu yönünden alacağın muaccel hale gelmediğinin anlaşıldığı, o halde mahkemece, ipotek veren üçüncü kişi şirket yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Hesap özetinin ipotek veren ...'e ipotek senedindeki “... adresine gönderildiğine ve borçlu tarafından adres değişikliği konusunda tapu sicil müdürlüğüne bir bildirimde bulunulduğu ileri sürülmediğine göre, ..... Noterliğinin ihtarnamesinin borçlu ... 'in ipotek senedindeki adresine ulaştığı tarihin hesap özetinin tebliğ tarihi olarak kabulü gerekeceği, bu durumda İİK.nun 148/a maddesi gereğince usulüne uygun muacceliyet ihtarının tebliğ edildiği ve TMK'nun 887. maddesinde öngörülen koşulun oluştuğu anlaşıldığından, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının doğru olduğu-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiğinin, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, o halde, mahkemece; şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar vermek gerekeceği-
"Kendisine TMK 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden" bahisle takibin iptali istemine yönelik şikayet yoluna başvuran ipotekli taşınmaz malikinin verilen kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının, mümkün olmadığı (İİK. mad. 363/4)- Bu durumun icra mahkemesince re'sen dikkate alınması gerektiği- İpotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı- O halde, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince verilen şikayetin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olmakla, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Menfi tespit davasında ihtiyati tedbir alınmadığı için takibin devam ettiği ve taşınmazın bir bölümünün ipotek nedeniyle satıldığı, bu nedenle ipotek bedelinin ödendiğini iddia eden davacının açmış olduğu menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılacak icra takibinde borçlu yanında borçlu lehine taşınmazını rehin eden üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesi gerektiği, icra emrinin ipotek malikine de gönderimesinin zorunlu olduğu-
Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmeyen şikayetçi borçlu hakkında, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi yapılamayacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı olduğu, takip sonunda kefalet borcu sebebiyle üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olacağından, taşınmaz maliki yanında asıl borçlu hakkında da takip yapılması gerektiği, asıl kredi borçlusu hakkında yapılmış bir takip bulunmadan takibe devam edilmesinin ve 3. kişiye ait taşınmazın satışının mümkün olmadığı bu nedenle yapılan ihalenin de yok hükmünde olacağı-
Taşınmaz maliki ipotek takibinde kendisine TMK. 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden bahisle "takibin iptali" istemine yönelik şikayette bulunduğundan, bu kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının mümkün olmadığı (İİK. 363/4), bu durumun, mahkemece gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği, ipotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı-
TMK mad. 887 gereğince davalı ipotekli taşınmazın maliki olup, borçtan şahsen sorumlu olmadığı, bu nedenle ödeme isteminin hem borçlu davalı şirkete hem de ipotekli taşınmaz maliki olan diğer davalıya ihtarname ile tebliğ edilmesi gerektiği-