Olayın oluş şekline ve suça iştirak ederek katıldığı iddia edilen sanıkların eylemine göre, 5237 sayılı TCK’nun 37-41. maddelerinde düzenlenen suça iştirake ilişkin hükümlerin uygulanması gerekeceği-
İİK'nın 331. maddesindeki suçun oluşması bakımından; borçlu sanığın hangi borçlarını kapatmak maksadıyla aracını sattığının, satıştan elde ettiği para ile bahsettiği borçlarını ödeyip ödemediğinin araştırılıp, kendisine tüm delillerini sunması için süre verilerek, varsa bu borcunun bu dosya borcundan önce olup olmadığının, söz konusu borcunun muvazaaya dayanıp dayanmadığının incelenerek, işlemin alacaklıları zarara uğratmak kastiyle yapılıp yapılmadığının belirlenmesinin gerektiği-
Sanığın alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla aracını sattığı iddiası karşısında, satışın borcunu ödemek maksadıyla yapıldığını savunan sanığın bu borcun muvazaaya dayanıp dayanmadığı, satıştan elde ettiği para ile bahsettiği borçlarını ödeyip ödemediğini kanıtlaması gerekeceği-
Mal beyanında bildirilen taşınmazın haczedildiği, sanığın kastının tayini açısından hacizli taşınmazın suç tarihi itibariyle değeri belirlenerek borcu karşılayıp karşılamadığı, devredilen işyerinin kime ait olduğu ve bu devir işleminin muvazaaya dayalı olup olmadığı araştırılmaksızın sanığın beraatine karar verilemeyeceği-
Şikayet dilekçesinde yer alan “borçlu-sanığın yetkilisi olduğu şirketin malvarlığını, işçisi olan kişiye kurdurttuğu şirkete devrettiğine” yönelik iddialar dikkate alınarak, her iki şirkete ait ticari defterler getirtilerek, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, herhangi bir mal devredilip devredilmediğinin, devredilmiş ise, bunun alacaklıdan mal kaçırma amaçlı olup olmadığının, sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekeceği-
Sanıklara isnat edilen suçun İİK.’nun 333/a maddesinde öngörülen suç olmasına rağmen, şikayet dilekçesinde iddia edilen huşuların sabit olması halinde, sanıkların eyleminin, İİK.’nun 331/I. maddesinde yaptırıma bağlanan “alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçu” nu oluşturması halinde mahkemece sanıkların atılı suçtan dolayı beraatlerine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluların adlarına kayıtlı bulunan ve haklarında devam eden icra takibi nedeniyle üzerlerine haciz ve ipotek konulmuş bulunan taşınmazların, bu haciz ve ipotek miktarları dikkate alınarak, değerleri saptanıp, şikayet tarihindeki mal varlığının borcu karşılar miktarda bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekeceği-
Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentilerin fabrika sahasında bulunmadığı yönündeki bilirkişi raporuna karşın, bir yıl sonra yapılan keşif sonunda alman bilirkişi raporunda da bu kez teferruat listesindeki makine ve teçhizatın fabrika sahasında olduğunun belirtilmesi nedeniyle, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve hükme esas alınan 7/4/2008 tarihli bilirkişi raporuna diğerlerine göre ne sebeple üstünlük tanındığı kararda tartışılmadan sanıkların beraatlarına karar verilemeyeceği-
İcra İflas Yasasının 331. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve kovuşturması şikâyete tabi olan alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçunda, şikâyetin İcra İflas Yasasının 347. maddede belirtilen süreler içinde ve 348 ve 349. maddelerde yetkili mahkeme olarak gösterilen İcra Ceza Mahkemesine yapılması ve dava açma ile davayı yürütme yönteminin de 5271 sayılı CYY hükümleri uyarınca değil, Yasanın 349. maddesinde belirtilen usule göre belirlenmesi gerekmekte olup, 5271 sayılı CYY'nın 170. maddesi uyarınca iddianame düzenlenmesine gerek bulunmadığı gibi, şikâyet dilekçesiyle açılması gereken davanın usulüne uygun olmayacak bir biçimde iddianame ile açılmış olması, davayı kamu davası niteliğine de dönüştürmeyeceğinden, şikâyetçinin muayyen zamanda duruşmaya gelmemesi veya vekil göndermemesi halinde şikâyet hakkının düşürülmesine karar verilmesi gerekeceği-
Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için, tasarrufun iptali konulu davanın karar gerekçesinde belirtildiği şekilde “taşınmazın gerçek değeri ile satım değeri arasında fark bulunması” nın yeterli olmayıp, sanıkların eylem ve işlemlerinin, alacaklısını zarara sokmak kastıyla yapılmış olması gerekeceği-
