Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebileceği; ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin asıl olduğu-
Uyuşmazlık, TMK'nun 328/2.maddesi uyarınca 364/son maddesi kapsamında yardım nafakasına ilişkin olup, aile hukukundan (TMK.md.118/494) doğan iş bu dava; 4787 sayılı Aile Mahkemesinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi gereğince Aile Mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Küçük reşit olduktan sonrada eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği; müşterek çocuk dava tarihinde reşit olduğuna göre, davacı babanın, velayeten anneye karşı dava açamayacağı-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen yardım nafakası miktarının fazla olduğu-
Davacı vekilinin vekaletnamesinde açık bir feragat yetkisi bulunmadığından davadan feragatin geçerli olmadığı, davacı asil tarafından sunulan dilekçede protokol dışındaki hususlarda davadan vazgeçildiği belirtildiğinden, protokol gereğince belirlenen nafaka miktarının hüküm altına alınması gerekeceği-
1926 doğumlu olan davalı babanın gözlerinin görmediği, 1932 doğumlu olan davalı annenin ise yürüyemediği, ayrıca yaşları nedeniyle başka sağlık sorunlarının da bulunabileceği, bu nedenle bakıma muhtaç olan davalıların bu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bakıcı tuttukları; buna göre mahkemece, davacının ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayacak, davalıların geliri ile de orantılı olacak şekilde “hakkaniyete” uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının geçimi için gerekli, nafaka yükümlüsü davalı babanın geliri ile orantılı, dava dışı annenin yapacağı katkı da dikkate alınmak suretiyle tarafların gerçekleşen mali ve sosyal durumlarına uygun olacak şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir yardım nafakasına hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalı vekiline yapılan karar tebliğinin parçasında muhatabın yetkili sekreterine tebliğ edildiği, ancak; davalının adreste bulunmama sebebinin yazılmadığı anlaşıldığından usulüne uygun bir tebligattan söz edilemeyeceği-