Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin tespiti yönünden de tasarrufun yapıldığı tarihteki gerçek değerin belirlenmesi gerektiği- Harca ilişkin uygulama kamu düzeninden olup bu hususun re'sen mahkemelerce araştırılması gerekeceği-
Senette gösterilen vade tarihinin borcun doğum tarihi olarak kabul edilemeyeceği- Uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görüldüğünden, davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların veya çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilerek, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği-
TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı davalılar arasında yapılan icra takibinin iptali istemine ilişkin davada, davalı borçlu aleyhine açılan aile mahkemesindeki dava dosyasının sonucu beklenerek davacının alacaklarının kesinleşmesi halinde, davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişi aleyhine yapılan muvazaalı olduğu iddia edilen dava konusu icra takibinin, TBK'nun 19 maddesi gereğince değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, mahkemece "davalılar aleyhine yapılıp, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadığı ve dava ön şartının olmadığı" anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK. 277 vd. göre açılan davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
BK18 uyarınca davalı borçlu aleyhine başlatılan muvazaalı icra takibinde davalı borçlunun maaşına uygulanan haczini iptali istemine ilişkin davada, davacının amacının alacağın tahsilini sağlamak olduğu- "Davaının dayanağı icra dosyasının tahsil ve tasfiye edildiği, davanın konusuz kaldığı" beyan edildiğinden, ilgili icra dosyasının aslının getirtilerek bu konuda alacaklı ve borçlunun da beyanı alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mal paylaşımına esas olacak gayrimenkulün davalının kardeşine muvazaalı olarak satıldığından, bu satışın iptaline ilişkin davanın davacı yönünden "haksız eylem" niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın "aile değil", "asliye hukuk mahkemesi"nde görülmesi gerektiği-
Davacı vekili mazeret dilekçesinde "duruşma gününü Uyaptan öğreneceğine" dair beyanda bulunsa da, davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapılması gerektiği- Davacılar vekiline yeniden duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi usulüne uygun tebliğe rağmen gelmez ise davanın işlemden kaldırılması gerektiği, davacı vekilinin katılmaması nedeniyle takipsiz bırakılan davanın üç ay içinde yenilenmediği gerekçesiyle HMK. mad. 150 uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı alacaklının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında "senet yağması", "örgüt kurmak" suçlarından dava açıldığı ve mahkumiyet kararı verildiği ve bu miktar borcu verebilecek maddi gücü olmadığını, borçlu ile üçüncü kişi arasında dava konusu taşınmazla ilgili anlaşmazlık olduğu haklarında şikayet dilekçeleri verildiği anlaşılmakla, tasarrufun iptali davasının alacağın gerçek olmadığı dolayısı ile ön koşul yokluğundan reddine karar verilerek davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası-
Davacının, alacağını dayandırdığı belgelere, tasarrufların yapıldığı ve davanın ikame edildiği tarihe ve diğer verilere göre mahkemece verilen 'ihtiyati tedbir talebinin reddine' dair kararın, yasal ve yargısal koşullara uygun olmadığı- Şöyle ki, davalı adına kayıtlı taşınmazın muvazaalı olarak davalılar arasında satış gösterilmek suretiyle devredildiğinin ileri sürülmesi, davalıların akraba olması, aralarındaki devir işlemlerinin de alacağa esas icra dosyasında borçluya çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden hemen sonra yapılmış olması dikkate alındığında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğinin görüldüğü- Davacı alacaklı ihtiyati tedbir talep etse de sırf HMK 389'uncu maddesi gerekçe gösterilerek talep reddedilmemeli, davacının amacı alacağını garantiye almak olduğundan somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği- Buradaki tedbirin ihtiyati haciz niteliğinde olduğu-