"İşbölümü itirazı"nın, "ilk itiraz"lardan olduğu, davalılar tarafından işbölümü itirazında bulunulmamış olması halinde, mahkemece kendiliğinden "gönderme kararı" verilemeyeceği– (NOT: Yeni TTK. mad. 5/(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.)
HUMK'nun 193. (şimdi; HMK'nun 20/1.) maddesi hükmüne göre; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verildikten sonra, davacının karşı tarafa tebligat yaptırması gerekeceği– (Not: Yeni HMK. mad. 20 gereğince; davacının yetkisizlik/görevsizlik kararıın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Tebligatlar ise; dosya kendisine gönderilen mahkeme tarafından kendiliğinden yapılır.)
"Dava şartı"nın gerçekleşmemiş olması nedeniyle (örneğin"hak düşürücü süre", "husumet", "kesinleşmiş geçerli bir icra takibi bulunmaması", "davacının davalı borçluda bir alacağı bulunmaması", "borcun, tasarruftan önce doğmuş olması", "aciz belgesi bulunmaması" vb. nedenlerle) iptâl davasının reddedilmesi halinde -Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/II. maddesi uyarınca- davalı lehine "maktu" vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
Sıra cetveli düzenlenirken ihtiyati tedbirlerin dikkate alınmayacağı-
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da -1.6.1990 T. ve 3/4 s. İçt. Bir. K. uyarınca- bu yolda karar -yani, "red kararı"- verilebileceği–
Mazeret bildiren ve mazereti kabul edilen tarafa yeni duruşma gününün mutlaka davetiye ile bildirilmesi gerekeceği–
"Geçici aciz vesikası"na dayanılarak açılan tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında, alacaklının "kesin aciz vesikası" sunması halinde de, zamanaşımının kesileceği–
İİK.nun 277 vd. göre açılan tasarrufun iptâli davalarının dinlenebilmesi için "alacağın sebebi olan hukuki ilişkinin, tasarrufun yapıldığı tarihten öncesine rastlaması" gerektiğinden ve çek bir ödeme vasıtası olduğundan, çeklerin, çekdeki alacağın mutlaka keşide tarihinde doğduğunu göstermeyeceği, uygulamada çeklerin "ileri tarihli" olarak düzenledikleri sıkça görüldüğünden, "icra takibine koyduğu alacağın, çekte yazılı tarihten önce doğduğunu" iddia eden davacı-alacaklıya mahkemece süre verilerek, bu konudaki delilleri ibraz ettirilip, tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığının anlaşılması halinde, davanın reddedilmesi, aksi takdirde ise davanın kabul edilmesi gerekeceği–
Borcun doğum tarihinin -davacı tarafça- her türlü delille kanıtlanabileceği, davacının tüm delilleri toplandıktan, gösterdiği tanıklar dinlendikten sonra, mahkemece davacıya yemin teklifi hakkının kullandırılması gerekeceği–
"Görevsizlik" veya "yetkisizlik" kararına karşı, temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay'ın onama kararının tebliği edildiği tarihten itibaren on gün içinde (şimdi; HMK. 20 gereğince 'iki hafta içinde') yeniden dilekçe verilmesi (HUMK. 193/III) gerekeceği–