"Borçlu"nun ölmüş ve en yakın mirasçılarının mirası reddetmiş olmaları halinde, mahkemece durumun sulh mahkemesine bildirilerek "mirasın, iflas hükümlerine göre tasfiyesi"nin sağlanması ve bu durumun "bekletici mesele" sayılarak mahkemece atanacak bir temsilci huzurunda davaya devam edilmesi gerekeceği–
Yerel mahkemelerce verilen direnme kararlarının "davayı, sona erdiren kararlar" olduğu, davaya sonradan bakan hakimin, direnme kararını uygun bulmasa dahi artık direnme kararının dönerek "uyma kararı" veremeyeceği–
Basit yargılama usulüne tabi olan iptal davalarına adli tatilde de bakılabildiğinden, adli tatilde geçen günlerin temyiz (ve karar düzeltme) süresine dahil olacağı–
İnfazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu, ne var ki bu hususun yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden düzeltilerek onanması gerektiği-
Borçlunun damadının kardeşi olan üçüncü kişinin borçlunun amacını ve alacaklılarından mal kaçırma kasdı ile hareket ettiğini bilebilecek durumda olduğu–
"Taraf teşkili" kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden gözetileceğinden, aralarında "zorunlu dava arkadaşlığı" bulunan "borçlu" ya da "üçüncü kişi"nin açılan davada davalı olarak gösterilmemiş olması halinde, bu kişiye usulüne göre dava dilekçesi tebliğ edilip, kendisine savunma olanağı tanınmadan tasarrufun iptali davasının sonuçlandırılamayacağı–
Tasarrufun iptali davasının açıldığı asliye hukuk mahkemesince, süresinden sonra yapılan "işbölümü itirazı" kabul edilerek "dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine" karar verilemeyeceği– (NOT: Yeni TTK. mad. 5/(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.)