Gerekçesiz hüküm kurulamayacağı (HUMK. 388, şimdi; HMK. 297, Anayasa 141); ayrıntılı gerekçe göstermeden sadece "dava şartları oluşmadığı"ndan bahsedilerek hüküm kurulamayacağı–
Davaya konu taşınmaz üzerinde "fen memuru", "emlak uzmanı" ve "inşaat mühendisi"nden oluşan bilirkişi kurulu marifetiyle yerinde keşif yapılarak, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin saptanması gerekeceği–
İİK'nun 278/III-2'deki bedeller arasındaki nisbetsizliğe ilişkin hükmün "borçlu ile borçludan tasarruf konusu malı satın alan kişi arasındaki tasarruflarda" iptâl nedeni olabileceği, aynı malı üçüncü kişiden satın almış olan başka kişiler (dördüncü kişiler) hakkında bu hükmün uygulanmayacağı, bu kişilerin ayrıca "kötüniyetli oldukları" (İİK. 280) isbat edilmedikçe, bu kişilere yapılan tasarrufun iptâline karar verilemeyeceği–
SSK. prim ve diğer alacaklarının tahsili için -6183 sayılı Kanuna göre- borçlular hakkında yapılacak takipler nedeniyle, SSK tarafından açılacak iptal davalarına, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer (il) iş mahkemesinin görevli olduğu-
Davalı tarafa (ve davacı tarafa) duruşma günü tebliğ edilmeden yokluğunda yargılama yapılıp karar verilemeyeceği (HUMK. 73, şimdi; HMK. 27)–
Tasarrufun iptali davalarının "ayni" değil "şahsi" davalar olduğu, davalılar arasında "mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu, borçlu-davalı tarafından yapılan yetki sözleşmesinin, diğer davalı-üçüncü kişiyi de bağlayacağı, bu davalarda, HUMK'nun 13. maddesinin (şimdi; HMK.'nun 12. maddesinin)uygulanmayacağı, bu nedenle davacının bu davayı dilerse borçlunun, dilerse borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişinin yerleşim yerinde veya yetki sözleşmesinde öngörülen yerde açabileceği–
Tasarrufun iptali davasında, borçlu murisin mirasçılarının mirası red ettiklerinin ancak bu red işleminin iptali için dava açıldığının belirlenmesi halinde bu davanın sonucunun "bekletici mesele" yapılması gerekeceği–
Tasarrufun iptali davalarında, borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin, satın aldığı malı elinden çıkarmış ve dördüncü kişinin "iyiniyetli" olması halinde, üçüncü kişinin -elinden çıkardığı malın, elden çıktığı tarihteki değeri oranında ve davacı alacaklının alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak- tazminata mahkum edilmesi, dördüncü kişinin "kötüniyetli" olduğunun kanıtlanması halinde ise; mahkemece "tasarrufun iptaline" karar verilmesi gerekeceği–
6183 sayılı Kanunun 28/2. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, "borçlu" ile "üçüncü kişi" arasında yapılan satışta, edimler arasında "aşırı fark" (tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir misli ya da daha fazla fark) bulunması ve bu farkın (ya da; taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce saptanan gerçek değerinin) ödendiğinin üçüncü kişi tarafından "yasal ve inandırıcı delillerle" kanıtlanamaması halinde, mahkemece, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–