Tasarrufun iptali davalarının "ticari dava" (TTK. 4,5) olmayıp İİK.'nundan kaynaklanan davalar olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin "ticaret mahkemeleri" olmayıp "asliye hukuk mahkemeleri olduğu-
Muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemiyle açılan davada, davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlemin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olduğu, davacının katkı payı alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunduğu- Taraflar arasında ilyet bağını sağlayan akti bir ilişki bulunmadığı, istekte bulunan şahsın mülkiyet isteme hakkı olmadığından, açılan mal rejimi davalarının genel muvazaa hukuksal sebebine dayanılarak açılan derdest davalarının sonucunun beklenmesine ve mal rejimi davalarının bekletici mesele yapılmasına gerek görülmediği- Muvazaa nedeniyle açılan davalar ister olumlu veya isterse olumsuz sonuçlanmış bulunsun mal rejimi davasının sonucunu kesinlikle etkilemeyeceği- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde dava değerine göre genel mahkemelerin görevli olduğu-
Tasarrufun iptali davasına konu olan taşınmazı, borçludan satın almış olan üçüncü kişinin (veya bu kişiden aynı taşınmazı satın almış olan kötü niyetli olduğu kabul edilebilecek durumda bulunan dördüncü kişinin) “yakın akrabasının” borcundan (aldığı krediden) dolayı banka lehine kurulan ipotekten, tasarrufun iptali davasını kazanmış olan davacı-alacaklı etkilenir mi? Bu ipoteğin, davacı-alacaklıya karşı bir önceliği bulunur mu?
Borçlunun ortağı olduğu şirket ile üçüncü kişinin şirketi aynı işkolunda faaliyet göstermediği gibi, adresleri itibariyle de birbirine komşu olmadıkları ve taşınmazın şirketten değil ortağından vekil kullanılmak suretiyle satın alınmış olmasından dolayı, davalı üçüncü kişinin, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilmesini zorlaştıracağını-
Yerel mahkemenin ‘dosya üzerinde yapılan inceleme neticesi’nde davanın kabulüne karar verdiği bir durumda, böyle bir karar, davanın hangi iptal nedenine dayalı olarak karara bağlandığı hususunu dahi içermediğinden Anayasa’nın 141/3, 388/3-5 (HMK’nın 297/1-c) maddelerine aykırı olduğu gibi HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi gereğince Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından hükmün bozulmasının gerekeceği-
Nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlemlerin iptali için dava açılabileceği- 6183 s. Kanun mad. 24 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasında, 6111 s. Kanun içeriğinde hazine ile yapılacak anlaşma ile borcun yapılandırmasının, davacı Hazine tarafından açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da erteleyeceği ve davanın konusuz bırakacağı yönünde bir hüküm öngörülmediğinden iptal koşullarının değerlendirerek, tasarruf tarihindeki borç miktarının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapuda ödenen miktar ile birlikte taşınmazın satış bedeli ve taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri karşılaştırıldığında, İİK. mad. 278/III-2 uyarınca edimler arasındaki aşırı farkın oluştuğu ve bu farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun nazara alınarak, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde de 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği gözetilerek davanın kabulü gerektiği-
"Üçüncü kişi davalının, davalı borçlu aleyhine yaptığı icra takibi muvazaalı olduğundan, takibin iptali" istemiyle açılan tasarrufun iptali davasında, iptali istenilen icra dosyasına para yatırılması halinde tahsilinde güçlükler yaşanabileceğinden ve usul ekonomisi nedeniyle, mahkemece "dosya içerisine giren paranın (davalı üçüncü kişi) alacaklıya ödenmemesine" dair tedbir kararı verilmesi gerektiği-
Davacı Hazinenin 6183 s. K. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasına konu edilen şirket paylarının el değiştirilmesini önlemek amacı ile şirket payları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmesi halinde, mahkemece davacının talebinin aşılmak suretiyle davalıların tüm malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasının hatalı olduğu-
Dava şartı olmayan delil avansının yatırılmamasının dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine neden olmayacağı, avansı yatırmayanın bu delille dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı-