Şikayetin kabulü ve ihalenin feshine yönelik bozma ilamına uyulması ile alacaklı yararına usuli kazanılmış hak meydana geleceği, bu durumda yerel mahkemece şikayetin reddine hükmedilmesinin hatalı olduğu- 
Daha önce verilen 11.12.2012 tarihli bozmaya konu karar yalnızca davalılar tarafından temyiz edildiğine ve mahkemece de bozmaya uyulduğuna göre vekâlet ücreti yönünden davalılar yararına kazanılmış hak oluştuğu; sonradan harcın tamamlanması bu kazanılmış hakkı ortadan kaldırmayacağı-
Bozma ilamında, kablo test bedeline hükmedilemeyeceğinin açıklandığı; mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi incelemesi yaptırıldığı; bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda, davacının kablo test bedeli tahakkuk ettirilmesinin uygun olduğunun vurgulandığı; bununla beraber kablo test bedeli ilave edilmeksizin hesaplama da yapıldığı; mahkemece alınan bu rapor kısmen benimsenerek yeniden kablo test bedeline hükmedilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tümü ile yerine getirilmeden bozma kararına aykırı biçimde hüküm kurulamayacağı-
Dava konusu markanın tescilli olduğu 37/01. sınıfın "inşaat hizmetleri" olduğu dikkate alındığında bu hizmetin ifası sırasında oluşturulan tanıtım amaçlı broşür ve resimlerde markanın kullanılmasının yeterli olduğu; ayrıca markanın ticaret markalarında olduğu gibi inşa edilen gayrimenkul üzerinde kullanılması zorunluluğunun bulunmayacağı; bu durumda açıklanan yollarla davalının tescilli markasının 37/01. sınıf mal ve hizmetlerde kullandığının değerlendirilmesinin gerekeceği-
Yerel mahkemece bozmadan önceki kararda  yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karşın, bozmadan sonraki direnme olarak adlandırılan kararda yargılama  giderlerinin Kadastro  Kanununun 36/A maddesi  uyarınca davacı üzerinde  bırakılmasına karar verilerek ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; bu durumda, temyize konu kararın gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3.maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu; hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
Mahkemece zarar gören tarafından sigorta şirketine başvuru yapılmadığı, ihtiyari mali sorumluluk sigortacısının zorunlu mali sorumluluk sigortası limitleri üzerinde kalan miktardan sorumlu olduğu; buna göre ihtiyari mali sorumluk sigortasına başvuru ve rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş iken direnme olarak adlandırılan kararda bu kez tarafların, kazanın niteliği ve zarara uğrayanın durumunu tespit etmeden manevi tazminatın miktarını aralarında takdir ettiklerini, bu sebeple davacının zarar sorumlusuna yaptığı manevi tazminat ödemesi kadar sigorta şirketine başvurabileceğinin kabul edilmediğini ayrıca üçüncü kişinin davacı veya sigortacısına karşı maddi ve manevi tazminat davası açmadığı gerekçesine yer verilerek; yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak direnme olarak adlandırılan karar verdiği; buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu; hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye ait olduğu-
Hizmet tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan ilk yargılamada istem kabul edildikten sonra hükmün Dairemizce, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulduğu belirgin olmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde, mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin 10 gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerektiği-
Kiraya veren tarafından kiracı ve kefiller aleyhine açılan cezai şart ve kira kaybından oluşan alacağın tahsili, birleşen dava, kiraya veren tarafından kiracı ve kefiller aleyhine açılan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemlerine-
Usulün öngördüğü anlamda direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü mahkemece oluşturulması gerektiği-
Kurulan ilk direnme hükmü ile Hukuk Genel Kurulu kararı sonrası kurulan ikinci direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerektiği-