Alacaklı vekili tarafından avansın yatırıldığı tarihte istem geçerli olup, gönderme talebinin avansının yatırıldığı tarihte yapılmış sayılacağından ve bu tarih itibarı ile başvurunun HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, yasal sürede yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği gözönünde bulundurularak, kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi uyarınca takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ileri sürdüğü hususlar genel haciz yolu ile takipte itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca bu itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekeceği, icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itirazın fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmayacağı-
İlamsız takipte her türlü itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmese bile, alacaklının takibe devam iradesini ortaya koyması ve uyuşmazlığı sürdürmesi halinde borçlunun itiraz hakkının doğduğunun kabulü gerektiği-
Ödeme emri ile birlikte takibe dayanak belgelerin tebliğ edilmediğine ilişkin şikayet dışındaki tüm iddialar itiraz niteliğinde olup, itirazın icra dairesine yapılması gerektiği-
Mahkemece, imzaya itirazın maddede belirtilen usullerde incelenerek imzanın borçluya ait çıkması halinde, zamanaşımı itirazının da incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan dayanak belgenin İİK.nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olmadığından bahisle istemin reddinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun, icra dosyasındaki taraf sıfatına, alacak ve tüm fer'ilerine süresinde icra dairesinde itiraz ettiği ve aynı zamanda borçlu sıfatı ile hatalı olarak tarafına gönderilen ödeme emrinin ve takibin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğunun anlaşıldığı, her ne kadar, mahkemece, borçlunun başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilerek, ilamsız takipte tüm itirazların icra dairesine yapılması gerektiğine ve borçlunun icra müdürlüğüne itirazı sonucu takibin durduğundan bahisle icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararı bulunmadığına hükmedilmiş ise de, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun İİK'nun 58/2. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olduğu-
İİK.'nun 62/4 maddesi uyarınca, davalı borçlu itirazında açıkça itiraz ettiği miktarı göstermek zorunda olduğu aksi durumda miktara itiraz etmemiş sayılacağından, takip ile talep edilen kira miktarı kesinleştiği, mahkemece, ödemelerin yapıldığı bildirilen posta çeki hesabına ait hesap dökümü dosya arasına alınmış olup, bu hesap bildirim cetvel dökümüne göre davalı borçlunun takibe konu tarihlerde 40.000,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmasına rağmen davalı borçlu tarafından 23.000,00 TL ödeme yapıldığı kabul edilerek karar verilmesinin doğru olmadığından mahkemece, kararın yalnızca davalı borçlu tarafından temyiz edildiği hususu da göz önünde bulundurularak ve davalı tarafça yapılan ödemeler üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen raporda; takibe dayanak belgedeki imzanın, keşideci murisin eli ürünü olduğunun belirlendiğinden, dayanak belgenin borç ikrarını içermesi nedeniyle İİK. mad. 68/1'de belirtilen imzası ikrar edilmiş senet niteliğinde olduğu ve mahkemece borçluların borca, fer'ilerine ve zamanaşımına yönelik diğer itirazları üzerinde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu vekilinin vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragate, kabul, sulh gibi en geniş anlamda feragat kabul yetkilerinin mevcut olduğu görüldüğünden, mevcut vekaletname, HMK'nun 73/1. maddesi kapsamında genel vekaletname olup, bunun takibe itirazdan vazgeçme yetkisini de kapsayacağı-