Talimat üzerine alınan tebliğ memuru beyanında, bilgisine başvurulan kişinin muhatap ile ilgili olarak "işe veya şehir dışına gitmiş olabilirler" demesi üzerine, tebliğ şerhinin "muhatabın geçici olarak işe gittiği" yazılarak düzenlediğinin anlaşıldığı- B.sine başvurulan kişinin şehirdışına gitmiş olabileceğine ilişkin olarak verdiği kesin olmayan beyanı doğrultusunda yapılan tebligat, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği ve dönecekse ne zaman döneceği hususları kesin olarak saptanmaksızın yapıldığından, tebligatın usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ve borçlunun ileri sürdüğü diğer şikayet ve itirazlarının incelenmesi gerektiği-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligat olduğu- Borçlu dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullansa da, borçlunun başvurusunun tebligat usulsüzlüğü şikayet olarak değerlendirilmesi gerektiği (HMK. mad. 33)- Tüzel kişiye ait adreste borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra yolu ile takipte borca itirazların icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan borca itirazların reddi gerektiği-
Borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince; kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerektiği, bu durumda; uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir hususun bulunmadığı, ancak davalının yasal süresinde takibe itiraz etmesi üzerine icra takibi durmuş olup, itiraz kaldırılmadan ya da iptal edilmeden tahliyeye karar verilemeyeceği, dava dilekçesindeki isteğin sadece kiralananın tahliyesine ilişkin olduğu, itirazın kaldırılmasının talep edilmediği ve itirazın kaldırılması istenmeden tahliyeye karar verilemeyeceğinden istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirket tarafından Kocaeli İcra Müdürlüğü kanalı ile gönderilen itiraz dilekçesinin icra dairesi olarak "İstanbul 18. İcra Müdürlüğü" yerine "İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü"ne hitaben yazıldığı, sayısının ve tarafların aynı olduğu, sadece icra müdürlüğünün adının farklı olduğu görüldüğünden, itirazın geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı şeklindeki yorumun hak kaybına neden olacağı-
B. öncesi resmi tatil yarım gün olduğundan bu tarihte icra müdürlüğüne itiraz edilmesi gerekirken süre geçtikten sonra yapılan itirazın geçersiz olduğu-
Yasal yedi günlük süreden sonra yapılan itirazın geçersiz olduğu ve kesinleşen takibe karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı bonolar altındaki imzalar, borçlular tarafından icra dairesinde açıkça inkar edilmediğinden, anılan senetlerin, İİK. mad. 68 kapsamında borç ikrarını içeren belge niteliğinde olup, borçlular da İİK. mad.68/2 uyarınca itirazlarını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemediklerinden, "itirazın kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-