Eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıbın giderilmesi bedeli ve gecikme tazminatına ilişkin alacaklar teslim ile istenebilir hale geldiğinden, alacağın muaccel olup, zamanaşımı sürelerinin işlemeye başladığı teslim tarihinden itibaren beş yıl geçtikten sonra başlatılan icra takibine itirazın iptali davasında ileri sürülen zamanaşımı defi kabul edilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalıya fazladan yapıldığı iddia olunan döner sermaye ödemesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkin davada, davalı 26/06/2012 tarihinde davacı kuruma verdiği dilekçe ile borcunu ikrar etmiş, 500 TL'lik kısmi ödeme yapmış ve kalan borcunu ödeyeceğini bildirmiş olduğundan, zamanaşımının kesildiğinin ve bu tarihten itibaren 2 yıllık yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağının kabulü gerektiği-
Taraflar arasındaki eser sözleşmesine ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zamanaşımı süresinin hesaplanamayacağı- Davacı işin ayıplı ve eksik ifa edilmesi nedeniyle eser sözleşmesi nedeniyle verdiği bonolara ilişkin menfi tespit davası açmış olup birleştirilerek görülen davada yüklenici davalı yönünden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmiş ancak eser sözleşmesi nedeniyle verilen bonoların ciro yoluyla hamili olan 3. kişi hakkında iyiniyetli üçüncü kişi olması nedeniyle davanın reddedilmiş olduğu- Davacının davaya konu ettiği bonolar nedeniyle üçüncü kişiye ödemeler yaptığı, kararın kesinleşme tarihi 03.11.2008 olup bu dosyadaki her işlemle zamanaşımının kesilmiş olduğu ve 03.11.2008 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan, ayrıca davacı rücuan alacak talebinde bulunmuş olup son ödeme tarihinden itiberen 5 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğinden açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
"Adres kapalı. İşyerinin penceresinden (vitrininden) bakıldığında adresin kapalı ve boş olduğu haciz kabil bir malın bulunmadığı görüldü. Mahallinde başkaca yapılacak işlem kalmadığından tutanağa son verildi." şeklindeki haciz tutanağının, kesin aciz vesikasının sonuçlarını doğurmayacağı- Alacaklının, haciz talebinden sonra yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen bir işlemi bulunmadığından, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu, mahkemece; "borçlu şirket adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin tespit edilemediği, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle haciz tutanağının İİK.nun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğu ve İİK.nun 105/1. maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının zaman aşımını keseceği" gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Konut sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Islah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesinde düzenleme altına alınan 1 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 455/1 ve 102. maddeleri uyarınca olayın bağlı olduğu 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiş olup davalılar tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğüne göre; davacılar yönünden ıslah ile arttırılan istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Kısmi davada, zamanaşımının, yalnızca dava edilen kısım yönünden kesileceği-
Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine, mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı ve kesen nedenler üzerinde durulup, bu konuda ibraz edilen deliller değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Dava ve ıslah dilekçelerine karşı kanuni süresinde zamanaşımı definin ileri sürülmesine karşın, değerlendirilmemesi doğru olmayıp kısmi ödemenin zamanaşımını kestiğinden, davalı tarafından yapıldığı kabul edilen 2.000,00 TL tutarındaki ödemenin tarihinin tespiti gerektiği-
Davacının 28/06/2012 tarihinde zararı ve zarar vereni öğrendiği, bunun üzerine 18/02/2013 tarihinde dava açıldığından açılan bu dava ile zamanaşımı kesilmiş olup aynı Mahkemenin 10/09/2013 tarihli kararı ile BK.m.136 uyarınca zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamış olup davacının verilen kararı 15/11/2013 tarihinde temyiz etmesi tarafın yargılamaya ilişkin işlemi olduğundan, BK.m.136 uyarınca sürenin yeniden işlemeye başladığının kabulü gerekip davacının eldeki davayı 15/11/2013 tarihinden itibaren bir yıllık süre dolmadan 19/09/2014’de açtığı anlaşıldığından zamanaşımı süresi henüz dolmadığı-