Şikayet tarihi itibarı ile hacze konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığından ve şikayetçi takibin borçlusu olmadığından, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin olmadığı-
Davaya konu taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu itibarla eldeki aile konutu olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek ve davacının sebebiyet verdiği hususu da gözetilerek tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri ile vekalet ücretini tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Aile konutu devreden eş ile devralan kişinin birbirlerini tanıdıkları, taşınmazın aile konutu olduğunu bildikleri, taşınmazın aile konutu olarak kullanılmaya devam etmesi de dikkate alındığında, el ve iş birliği içinde kötü niyetli olarak hareket ettikleri anlaşıldığından taşınmazın tapusunun iptali ile eş adına tescilini ve bu bölüm üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerektiği-
Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybettiğinden bu hususun gözetilerek konusuz kalan dava hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" dair karar vermek ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretini, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak, tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Dava konu taşınmazın "arsa" vasfı da dikkate alınarak, usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölüm belirlenerek bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kefalet sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile, "aile konutu" niteliğini taşıyan taşınmazın devir işlemine davacı malik olmayan eşin “açık rızasının” olduğu davalılar tarafından ispatlanamadığından, TMK 194/1 uyarınca, davalılar arasında gerçekleştirilen devir işleminin geçersiz olduğu-
Üçüncü kişi konumundaki davalının iyiniyeti ve tapu siciline güven ilkesi hususlarının göz önünde bulundurulduğunu belirterek reddedilen dava "aile konutu olduğu ve üçüncü kişiye muvazaalı şekilde satıldığı iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescili istemine" ilişkin olup davacı; dava dilekçesinde aynı zamanda muvazaa hukuki sebebine (TBK m.19) dayandığından, davacının muvazaa hukuki sebebine dayalı istemi yönünden de inceleme yapılması gerektiği-
Aile konutunda eşin rızası alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işleminin geçersiz olduğu ve bu geçersizliği, rızası gereken eşin konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebileceği- Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybettiği ve bu husus gözetilerek konusuz kalan dava hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" dair karar vermek gerektiği-
Aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulmasını talebi- Bilirkişi raporu, kroki gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamayacağı-