Borçlunun eşi olan ve tapu kaydında lehine aile konutu şerhi bulunan kişinin ihalenin feshi davası açabilecek tapu kaydındaki ilgililerden olduğu- Satış kararının verildiği tarih itibariyle aile konutu şerhinin devam ettiği, yapılan terkin işleminin tapuya aile konutu şerhi tesis edilmesinden önce “Davalıdır” şerhinin terkinine yönelik olduğu- Tapu kaydında aile konutu şerhinin hizasında terkin sebebi kısmında bir dönem yer alan "...aile konutu şerhi terkini.." şeklindeki ibarenin maddi hataya müstenit olduğu anlaşıldığından ve ihale tarihinden önce bahsi geçen maddi hata fark edilerek, bu ibare ortadan kaldırıldığından satış kararı tarihi itibariyle ihaleye konu taşınmaz tapu kaydında lehine aile konutu şerhi bulunan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemesinin ihalenin feshi sebebi olduğu-
İpoteğin kaldırılması talepli davaya konu taşınmazın ipotek işlem tarihinde aile konutu vasfında bulunduğu, taşınmaz üzerinde dava konusu ipotek işlemi öncesinde davalı eş tarafından davalı banka lehine ipotek işlemi gerçekleştirildiği, davalı bankaca dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığına dair iddiasıyla birlikte ipotek işlemi sırasında davacı eşin ipotek işlemine açık muvafakatinin alındığını savunduğu, usulüne uygun ara kararlara rağmen söz konusu muvafakatname belgesinin aslının sunulmadığı, imza inkarında bulunan davacının eli ürünü imzasının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davalı banka ipotek işlemi sırasında davacının verdiğini iddia ettiği muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğunu kesin olarak ispat edemediği, davacı eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmenin zorunlu olduğu, açıklanan nedenlerle; konusuz kalan davada davacı eşin dava açmakta haklı olduğu, dava açılmasına sebebiyet veren davalıların yargılama, gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği-
Davacı malik olmayan eş tarafından TMK 194 uyarınca açılan ipoteğin kaldırılması istemli davanın yargılaması sırasında, davacının ölümü nedeniyle dava konusu taşınmazın aile konutu olma özelliğini kaybettiği gözetildiğinde, taşınmazın zaten maliki durumunda olan davalı eş tarafından tesis edilmiş bulunan ipotek işleminin "aile konutuna tanınan hukuki koruma" gereğince kaldırılmasına karar verilemeyeceği- "Sağ kalıp malik olmayan eşin mirasçı sıfatından dolayı haklarının bulunması ve davayı açtığı sırada var olan hukuki yararının yargılama aşamasında malik eşin ölümünden sonra da devam ettiğine" yönelik içtihatların somut olayda uygulanma imkânı bulunmadığı-
Davalı banka yararına ipotek tesis edilen dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu ve ipotek işlemine karşı davacı eşin açık rızasının alındığının ispatlanamadığı uyuşmazlıkta, davalı eş yargılama sırasında vefat etmişse de, davalı eşin ölümünün ipotek işlemine hukukilik kazandırmayacağı- Davacı kadının hukuki yararının, davalı eşin vefatından sonra da devam ettiğinden dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mahkemenin, davanın konusu olmayan bir takip ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verme yetkisinin bulunmadığı-
Eşlerden birinin, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça; aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı- Malik olmayan eşin açık rızasının varlığının her türlü delille ispatlanabileceği- Tanık beyanları ile kadının evin satımından haberdar olduğu, satış işlemini kabul ettiği, evi boşaltmak için süre istediği anlaşılmış olup bu şekilde malik olmayan eş olan kadının açık rızası ile aile konutunun devredildiği sabit olduğu gibi, ipotekli olan taşınmaza ait borçların da devralan tarafından ödendiği de anlaşıldığı-
Kadının ipotek tesisine açık razısına dair delil bulunmasa da, bu rızanın tesis şartı olmadığı, ipotek tesis işlemi tarihinde taşınmazın davacı ile davalının aile konutu vasfında olmadığı, bu hâle göre; dava konusu taşınmazın ipotek tesis tarihi itibariyle aile konutu olarak kullanıldığı yönündeki iddianın ispatlanamadığı, bu durumda dava konusu taşınmazın ipotek tesis tarihi itibariyle aile konutu olarak kullanılmadığı anlaşıldığından, yazılı şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan eldeki davada, davanın açıldığı tarih itibari ile davacının dava açmakta haklı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre yargılama giderlerinin hangi taraftan alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır..
Tahliye taahhüdüne dayalı takibin iptali istemine ilişkin uyuşmazlıkta, taşınmaza ait güncel tapu kaydında halen davacı lehine verilmiş şerh ya da aile konutu şerhinin bulunmadığı, icra mahkemelerinin önlerine gelen uyuşmazlığı takip hukuku kurallarına göre ve basit usulde yargılama yaparak çözmekle görevli olduğu, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken bir başka dava dosyasının bekletici mesele yapılamayacağı-
İhalenin kesinleşmesi sonucunda dava dışı üçüncü kişi mülkiyetine geçmiş olan taşınmazın, aile konutu olarak tespitine karar verilmesinin mümkün olmadığı- Malik olmayan eşin, aile konutunda ayni bir hakkının olmadığı aksine şahsî hakkı olduğu ve bu hakkın, taşınmazın parasal değerini istemeyi içermeyeceği- İpotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanmasının halinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilebileceği- Malik olmayan eşin, taşınmazın mülkiyetinin ihale sonucu dava dışı üçüncü şahsa geçmesi nedeniyle maddî-manevî tazminat talep ettiği davada, malik olmayan eşin barınma hakkını koruduğu dikkate alındığında, kadının dava konusu taşınmazın değerini talep etme hakkı bulunmadığı-