Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği; önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 14 yıldan fazla süre geçmiş olup, bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmış olacağından; tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu- Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin; "ÜFE" oranında artışına hükmedilmesi gerekirken "tefe-tüfe ortalamasında" artırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olması gerekeceği-
Mahkemece, çocukların yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle çocuklara fiilen bakan annenin herhangi bir gelirinin olmadığı hususu da dikkate alınarak çocuklar için "hakkaniyete" uygun daha yüksek oranda nafaka takdir edilmesi gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından Yasa'daki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebileceği, tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın eş yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının çok, maddi tazminatın az olduğu-
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesiyle Türk Borçlar Kanununun 50. vd. maddeleri hükmü nazara alınarak, uygun miktarda maddi tazminat ( T.M.K. madde 174/1 ) takdiri gerekeceği-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, hakimin, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği-