Takip dosyalarındaki borcun, karardan sonra ödenmesi halinde, tasarrufun iptali davasının konusu kalmadığından mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği-
Kesinleşmiş mahkeme ilamı ile alacağı sabit olan alacaklının borçlu hakkında bir icra takibinin olmasının BK'nun 19. maddesine göre açılan davalar için bir koşul olmadığı- Davalı üçüncü kişilerden birinin bitişik parselin maliki olup borçlu ile taşınmazlarının komşu olduğu, diğer üçüncü kişi davalının ise, borçlu ile aynı köy nüfusuna kayıtlı olup aynı köyde mukim olduğu ve bu halde anılan davalıların borçlunun mal kaçırma amacını bileceklerinden bu taşınmazları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından davalıya yapılan satışına ilişkin akit tablosunun getirtilerek, borcun doğumundan sonra gerçekleşen bir satışın varlığının teyid edilmesi halinde, bu davalının taşınmazı sattığı kişinin de davaya dahili sağlanarak her iki satış yönünden BK'nun 19. maddesine göre muvazaa olgusunun değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı borcun, takip dayanağı bononun düzenleme tarihinden daha önce doğduğunu ileri sürmüş, borçlu ise daha sonra doğduğuna ilişkin olarak teklif mektubu metnini sunmuşsa da, davacı alacaklı teklif mektubundaki tarihin sonradan borçlu tarafından doldurulduğunu belirterek itiraz etmiş olduğundan, tacir olan davacı alacaklının ticari defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, takip dayanağı bonoya ilişkin borcun doğum tarihinin belirlenmesi gerektiği- İcra dosyası içeriğinden takip konusu borcun tahsil edilerek infazda kaldırılması talep edildiğinden, İİK. mad. 281/3 uyarınca, davanın konusunun kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı ile davalı borçlu arasında düzenleme şeklinde vekaletname ile dava konusu tasarrufa konu parsel üzerinde inşaat yapılması yönünde davalı borçluya yetki verildiği ve taraflar arasında inşaat yapımına ilişkin adi sözleşme imzalandığı, söz konusu belgelere göre davacı ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişki başlangıcının dava konusu tasarruf tarihinden önceye dayandığı anlaşıldığından, davalı borçlu, ise devirlerden önce aralarında hukuki ilişki olmadığını savunduğundan, mahkemece davalı borçlu, davalı borçlu Ltd. Şti nin ticari defterleri de incelenerek, alacaklı ile aralarındaki sözleşme ve takip konusu senetle ilgili ticari ilişkinin başlangıcının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmişse, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- Borçlu şirket ait 5 taşınmaz üzerinde fazla miktarda farklı icra takiplerinden haciz bulunduğu ve kendilerinden önce tesis edilmiş ipoteklerin bulunduğu, haciz tutanağında, borçlunun işyerinde 2.000 TL lik taşınır haczi yapıldığı ve aynı gün borçlu şirketin yetkililerinin evinde yapılan hacizde de; kapının kapalı olduğu apartman görevlisinin borçlu ve eşinin bir kaç ay önce taşındığını beyan ettiği görülmekle, İİK. mad. 105/2 uyarınca, hacze kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK'nun 143.maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğundan, icra dosyası kapsamında borçlunun alacak veya başka taşınır malı olmadığı, dava konusu taşınmaz dışındaki haciz konulan diğer taşınmazlar üzerinde başkaca haciz ve ipoteklerin olduğu anlaşıldığından, bu hali ile davacının alacağını karşılama imkanı bulunmadığı ve artık borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek dikkate alındığında bedel farkı olmamakla birlikte, davalı üçüncü kişi, davalı borçlu şirketin muhasebecinin eşi olduğundan borçlu şirketin mali durumu hakkında da bilgi sahibi olması gereken kişi olduğu ve davanın İİK. mad. 280 gereğince kabulüne karar verilmesi gerektiği- Kural olarak davanın önşart yokluğundan reddi halinde esasa girilmeden önşart yokluğu nediyle usulden reddi ile yetinilmesi gerektiği ve bu durumda, maktu vekalet ücretine hükmedileceği-
Tasarrufun iptali davasında, davacı alacaklı ile davalı borçlu şirket arasındaki cari hesap ilişkisinin başladığı, yani borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği-
Gerek öğretide gerekse yargı kararlarında tasarrufun iptali davası açılabilmesi icin borç ödemeden aciz belgesinin ibraz edilmesi gerektiği ve aciz belgesinin özel bir dava şartı olduğunun kabul edildiği- İptal davası açılabilmesi icin alacaklının alacağını kısmen veya tamamen alamamış olması gerektiği- Borçlunun haczedilebilecek veya haczedilmiş malları var ve bunların bedeli alacaklının alacağını ödemeye yetmekte ise, alacaklının, borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu tasarrufların iptalini dava etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
Davacı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği teslim edilmesi gereken dairenin tapusunun verilmemesi üzerine anılan alacak davası açtıklarını, bu aşamada mal kaçırma amacı ile dairenin davalı üçüncü kişiye satışının yapıldığını belirterek, satışın iptali ile tapunun borçlu adına tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davalılar arasında mal kaçırma amacı ile muvazaalı yapıldığı ileri sürdüğünden, HMK. mad. 33 uyarınca, hukuki nitelendirmeyi yapmakla yükümlü mahkemenin, icra dosyasındaki alacağın tahsil edilip edilmediğini araştırarak, tahsil edilmemiş ise olayı TBK'nun 19.maddesi gereğince değerlendirmesi ve sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
Davacı alacaklı borcun çeklerin keşide tarihlerinden önce doğduğunu ileri sürmüşse de, davacının bu iddiasını tanık olarak bu davadan menfaati olan diğer takip borçlusunun ifadesine dayalı ispat edemeyeceği- Mahkemece tacir olan ve ticari defter tutmak zorunda olan davacı alacaklı şirket ile borçluların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak dava dayanağı takip dosyasındaki çek dayanağı ticari ilişki ve borcun doğumunun araştırılması gerektiği-
Mahkemece, davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldıktan ve murisin intikal edecek taşınmaz hisselerine 19/04/2013 tarihinde haciz konduktan sonra 06/05/2013 tarihinde açtığı dava ile borçlunun mirası reddettiği ve 24/10/2013 tarihinde davanın kabul edildiği, buna göre İİK'nın 277, 278 ve 280. maddelerinde yer alan şartların gerçekleştiği, borçlunun akraba lehine ivazsız kazandırmada bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verildiği- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mirasın reddi yasal bir hak olmakla birlikte, hakkın kötüye kullanımı hukuk düzenini korumayacağı MK. 2.maddesinin bir gereği olup borçlunun alacaklılarına zarar verme kastı ile yaptığı işlemin iptalinin mümkün olduğu-