Açıldığı bildirilen dava konusu aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali davasının sonucunun, görülmekte olan istihkak davasında “bekletici mesele” yapılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında “takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması” nın dava şartlarından birisi olduğu; borçlunun davacı alacaklı ve diğer cirantalar aleyhine “evrakta sahtekarlık ve bedelsiz senedin icraya konulması” suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunması üzerine açılmış olan ceza davasının sonucunun, görülmekte olan tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Dava konusu araç satışı ile ilgili olarak alacaklı tarafından asliye ticaret mahkemesinde açıldığı bildirilen tasarrufun iptali davasının sonucunun istihkak davasında “bekletici mesele” yapılması gerekeceği-
Mahkemece yargılama sırasında konulan ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, ala­caklı tarafından başlatılacak yeni bir icra takibi olmayacağı, ihtiyati tedbi­rin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği ve davacı alacaklı ilamın kesinleşmesini beklemeden cebri icra işlemine devam edile­ceği-
İİK.nun 277 ve devamı, 6183 sayılı Yasanın 24 ve ilerleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında, borçlunun mal varlığını, akti­fini azaltacak bir tasarrufta bulunmasının dava şartlarından biri olarak kabul edil­diği-
Davacı 3.k işi dava konusu aracı, hacizden önce noter satış sözleşmesiyle satın almış ise de, alacaklı tarafından, İİK. mad. 97/17 uyarınca, borçlu ile kardeşi davacı  3.kişi  arasındaki borcun doğumundan sonra yapılan araç satış sözleşmesinin (tasarrufun) iptali talep edilmiş olduğundan ve bu davada aciz belgesi aranmaksızın yapılan tasarrufta tarafların kardeş olmaları nedeniyle İİK. mad. 278/III-1 gereğince bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğundan, ayrıca, İİK. mad. 280 /1. maddesi gereğince de, davacı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali tabi gerekeceği anlaşıldığından, alacaklı tarafından karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne, istihkak davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davanın, alacaklının 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- 3.kişinin borçlunun kız kardeşi olması nedeniyle de 6183 sayılı Yasa'nın 30.maddesi gereğince tasarru­fun iptali gerekeceği-
Namı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği- Davalılar arasındaki akrabalık ilişkisinden dolayı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini davalının bilebileceği de nazara alınarak davanın diğer şartlarının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin 3 gün içinde istihkak iddiasına itirazda bulunmaması halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağından bu durumda icra müdürlüğünce dava konusu hacizli mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verileceğinden üçüncü kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı, açılmış olan davada da alacaklının davalı olarak gösterilmesine gerek bulunmayacağı- Borçlunun iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından İİK'nun 193/2 maddesi uyarınca takip düşmüş ve hacizler de kalkmış olduğundan, bu durumda her iki davanın da  konusu kalmadığından "istihkak davası ile karşılık olarak açılan  tasarrufun iptali davası  hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği- Karşılık dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının İcra Mahkemesinde görüleceği-
Davalı borçlu adresinde yapılmış bir haciz bulunup bulunmadığı araştırarak aciz halinin mevcut olduğu kanaatine varılır ise, satışta edimler arasında aşırı fark bulunması halinde, İİK. mad. 278/2 gereğince edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayıldığı ve yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörüldüğü gözden uzak tutulmadan, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödenip ödenmediği belirlendikten sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-