Dava konusu taşınır malların borçlunun işçisi huzurunda haczedilmiş olmasının ve anılan işçinin “haciz adresinin borçluya ait işyeri olduğunu” bildirmesinin ve daha sonra davacı üçüncü kişinin haciz adresine gelerek “işyerinin ve mallarının kendisine ait olduğunu” belirtmesinin, borçlu ile kardeşi olan davacı üçüncü kişinin, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak hareket ettiklerini göstereceği-
Davacı şirketin, borcun doğumundan sonra, borçlunun kızı adına kurulmuş ve fiilen borçlu tarafından işletiliyor olduğunun anlaşılmış bulunması nedeniyle, üçüncü kişi tarafından açılmış olan istihkak davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
“Borçlu” ile “3.kişi” arasında; ‘ortaklar’ , “çalışanlar’ ve ‘adres’ itibarı ile organik bağ bulunması (örneğin; borçlu şirket ile 3.kişi şirket ortaklarının bir kısmının veya tamamının veya temsilcisinin aynı kişilerden oluşması ya da borçlu şirket ile 3. kişi şirketin aynı yerde faaliyette bulunuyor olması halinde) 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
2918 s. Yasa’ nın 20/d maddesi uyarınca, trafik sicile kayıtlı olan araçların satışlarının noterde yapılmış olmasının geçerlilik koşulu olduğu, satıştan sonra tescil işleminin yapılmamasının satışı geçersiz kılmayacağı ve satışa konu aracın mülkiyetinin noterde yapılan satış sözleşmesi ile alıcıya geçeceği-
Dava konusu haczin yapıldığı yerin, takip adresi ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı olması halinde, mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi yararına sayılacağı-
“Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi” nin –MK. nun 764. maddesi uyarınca- noterde düzenlenerek özel sicile tescil edilmemiş olması halinde “kesin satış sözleşmesi” hükümlerine tabi olacağı, dava konusu taşınır malların alıcıya teslimi ile mülkiyetin de alıcıya geçmiş olacağı-